
30 yıldır bir düzineden fazla ana oyunla karşımıza çıkan köklü rol yapma oyunu serisi Tales, hayranları tarafından en çok sevilen oyunlarından biri ile geri dönüyor. Symphonia ve Vesperia ile birlikte sıklıkla favori üçlü içinde anılan Graces, özellikle savaş mekanikleri ile çok beğenilen bir oyun. Orijinalde Nintendo Wii’ye özel olarak çıkan Tales of Graces, sonradan Tales of Graces f adını alarak PlayStation 3’te de yer aldı. Eğer bu iki sistemden birine sahip değilseniz 15 yıldır legal bir sürümünü oynama şansını bulmadığınız oyun yenilenmiş olarak güncel sistemlerimize konuk oluyor. Tales of Graces f Remastered inceleme yazımızı Nintendo Switch platformundaki deneyimlerimiz ile hazırladık.
Geçmişten bir lütuf
Tales of Graces f hikayesini ana karakterimiz Asbel Lhant’ın çocukluğu ile açıyor. Oyunun dünyası Ephinia, üç ülkeye bölünmüş durumda ve ana karakterimiz Asbel, Windor krallığına bağlı, soyadını paylaştığı Lhant köyünün efendisinin (bir bakıma ağasının?) oğlu. Dik başlı ve liderlik konusunda babasının adımlarını takip etmekten oldukça uzak, yaramaz bir çocuk olarak kontorlümüze bırakılan Asbel, küçük yaşına rağmen kılıç kullanmada oldukça hünerli. Kaderin çarkları Asbel’in hafızasını kaybetmiş olan bir kızla karşılaşması ile dönmeye başlıyor. İsmini dahi hatırlamayan bu kıza Sophie adını veren Asbel, çok kısa bir süre içinde ülkenin prensi Richard ile de tanışıyor ve üçlü bazı badireler atlatarak sıkı bir dostluk kuruyorlar. Ancak talihsiz bir olaydan sonra üçlünün yolları ayrılıyor; çok sevdiği iki arkadaşını koruyamadığı için kendini suçlayan Asbel evini terkederek kendisini hep hayalini kurduğu şovalyelik eğitimine adıyor.
Aradan geçen yedi yılın ardından büyüyen ve olgunlaşan Asbel başarılı bir şovalye adayına dönüşürken üç ülke arasındaki gerginlik zirveye tırmanmış ve civar köyler gizemli canavar saldırılarına uğramaya başlamıştır. Eski dostlar tekrar bir araya gelir ancak bazı yaralar henüz iyileşmemiştir.
Özgün savaş sistemi
Giriş paragrafında da değindiğim üzere Tales serisinde Graces özellikle savaş mekanikleri çok beğenilen bir oyun. Hayatına tur tabanlı oynanışla başlayan çoğu Japon rol yapma oyununun aksine Tales serisi 1995’teki ilk oyunundan bu yana karakteri aktif hareket ettirebildiğimiz ve kombolar yapabileceğimiz aksiyon odaklı savaş sahnelerine sahip. Oyunda karakterden karaktere farklılık gösteren ve çeşitli şekillerde elde edebileceğiniz yüzlerce ünvan bulunuyor ve bu ünvanlara bağlı dövüş teknikleri ya da pasif bonuslar bulunmakta. Ünvanlar dahilinde kontrol ettiğimiz karakteri düşmana yakınlaştırmak ya da uzaklaştırmak üzere ileri geri yönlerde hareket ettirebiliyor ve yukarı aşağı sağ sol yön tuşları + saldırı tuşu kombinasyonları ile çeşitli hareketleri kullanabiliyoruz. Saldırılarımız için CC isimli bir puan harcıyoruz, bu puan gard aldığımızda ya da hareketsiz kaldığımızda hızlıca geri doluyor. Her karakterin ayrıca kendine özel teknikleri ve yan özellikleri olabiliyor. Örneğin Asbel, kılıcını kınında tutarak ya da kınından çekerek farklı teknikler kullanabiliyoruz. Gard ve savuşturma ile saldırılar ile el ele kullanılabilen ve CC krizine düştüğünüzde reflekslerinizi konuşturabiliyorsunuz. Özellikle oyunun başlarında peşpeşe elde edeceğiniz ünvanlar ve beraberinde gelen teknikler ile uğraşmak karışık gelecektir. Neyse ki oyun da bu konuda otomatik, yarı otomatik ve manuel olmak üzere üç formatta işi tamamen size bırakabiliyor ya da oynanışı otomatik vites moduna çekebiliyor. Yine de tavsiyem mümkün olduğunca oyunun erken evrelerinde sistmei çözmeye odaklanıp devamında keşfedeceğiniz çılgın kombolar ile oyunun savaş sisteminin keyfini zirvede yaşamanız.
Yenilikler
Oyunda çözünürlük, kaplama detayları gibi görsel cilalamaların yanısıra hayat kalitesini artıran bir sürü güncelleme mevcut. Gideceğiniz yerlerin imleçle gösterilmesi ve özellikle zaman duyarlı skit’leri (karakterler arasındaki özel diyaloglar) kaçırmamanız adına beliren yeşil kum saati imleci küçük ama çok yararlı dokunuşlar. Ayrıca orijinal oyunda sadece oyunu bitirdiğinizde açılan Grade Shop, Remastered ile oyunu ilk açtığınızda sizi karşılıyor. Burada isteğe bağlı olarak oyunun para, materyal, tecrübe bonuslar, özel skitler, özel kostümler gibi düzinelerce seçeneği açık ya da kapalı konuma getirerek oynanış deneyiminizi özelleştirebilirsiniz. Bunların bazıları oyunun sonrasında açılamıyor, ancak en başta aktif yapıp oyunun istediğiniz yerinde kapatıp açabiliyorsunuz. O nedenle hepsini almaktan çekinmeyin. Oyunu fazla kolay hale getirdiğini düşündüklerinizi sonradan kapatabilirsiniz.
Graces f Remastered ayrıca hareket hızını da yükselten bir seçenek eklemiş. Bununla birlikte yine keşif kısmını rahatlatmak adına savaşları kapatma / açma seçeneği mevcut. Ara sahneler artık geçilebiliyor, oyundaki ses düzeyleri ara sahne, efektler ve müzik olarak ayrı ayrı ayarlanabiliyor. Tuş atama ile tuşları istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Auto save ile eski nesil kayıt noktası ihmallerinin önüne geçilmiş ve savaşlarda öldüğünüzde yeniden deneme opsiyonu getirilmiş. Bu arada oyunun PS3 sürümü için çıkan tüm DLC’ler oyuna ücretsiz dahil edilmiş durumda; aktif etmek için gerekli seçeneklere Grade Shop üzerinden ulaşabilirsiniz.
Performans
Tales of Graces f Remastered, Nintendo Switch’te boy gösteren ikinci Tales oyunu. Graces f’i incelerken Switch kütüphanemde bulunan Tales of Vesperia: Definitive Edition’ı da tekrar oynadım ve Bandai Namco’nun aldığı yol konusunda fikirlerimi tazeledim. Bu tür yapımları mümkün mertebe Switch tarafında değerlendirmeye çalışıyorum, zira Xbox, PlayStation ve PC tarafında zaten donanım oyunu 4K ve 60fps çalıştırmak için fazlasıyla yeterli oluyor. Öte yandan donanım konusundaki limitlerine karşın Nintendo Switch mobil eğlence faktörü ile bir adım öne çıkabiliyor. Hal böyleyken de nihai kararı vermeden önce performans en azından kabul görür düzeyde mi görmek gerekiyor.
İlk olarak oyunun Tales of Vesperia’nın Switch’teki durumunu anımsayalım. Bandai Namco ilk duyurularında oyunun savaşlarda 60fps, genel oynanışta ise 30fps hedefleyeceğini belirtmişti. Ancak oyun çıktığında 30fps olan kısmın tam anlamıyla kilitli olmadığı, zaman zaman bu değerin üstüne çıktığı raporlanmıştı. Dock modunda belirli bölgelerde iniş çıkışlar yaşatan oyunun handheld modu biraz daha stabildi. Graces f ise oyunun tamamında 30 kare kilitli olarak geliyor. Bu ilk başta biraz can sıkıcı görünse de Vesperia ile Graces f arasında otuzar dakikalık geçişlerle yaptığım testlerde açık ara Graces f’in çok daha akıcı olduğunu farkettim. Özetle Graces f’in saniye başı 30 kare hızı kağıt üzerinde düşük görünse de inişli çıkışlı yüksek kare değerlerinden daha temiz bir deneyim sunmakta. Yine de orijinalde Wii için geliştirilmiş olan ve görsel açıdan Vesperia kadar detaylı durmayan Graces f’in 60fps çalıştırılabilmesi mümkün olamaz mıydı diye de düşünmedim diyemem. Bunu Bandai de düşünmüş ancak stabil değerler yakalayamamış olabilir. Bu konuda artık 8 yıllık bir konsol olan Switch’i biraz salıyorum artık. Switch 2’nin detaylarını öğrenmemize sayılı günler kala artık tek merak ettiğim konu mevcut oyunların orada güncelleme ile daha iyi performansa ulaşıp ulaşamayacağı. Bunu da zaman gösterecek. Son olarak 30 fps kilidinin aslında batarya kullanımı açısından da iyi bir durum olduğunu da belirteyim. Vesperia ve Graces f arasında testlerimi yaparken batarya tüketiminin Vesperia’da biraz daha hızlı olduğunu farkettim.
Sonuç: Switch için ideal
Tales of Graces f Remastered’ı mobil oyun deneyimini ön planda tutan Switch oyuncuları için rahatlıkla tavsiye edebiliriz. Özellikle Vesperia’yı aynı platformda oynadıysanız, daha tutarlı performansı ve hayat kalitesi güncellemeleri sayesinde çok daha rahat adapte olunabilen yapısı ile Graces f oldukça hoşunuza gidecektir. Dövüş mekanikleri ve özel saldırılar TP yerine dövüş içinde otomatik dolan CP’ye bağlı olduğu için daha hareketli olan Graces f çoğu hayran arasında Tales serisinin en iyilerindne biri olarak anılıyor. Geçmiş sürümleri için yayınlanmış 80 üzeri DLC dahil gelen oyun ana hikayesi ile 40-50 saat, ekstraları ile 100 saat üzeri bir oynanış süresi sunmakta.