Nintendo, 2017 yılında konsollarda hibrit devrimini yaparak Nintendo Switch’i piyasaya sürmüştü. Elde veya TV’ye bağlanarak oynanabilen cihaz, Nintendo’nun eşsiz birinci parti oyunlarının da etkisiyle başarılı bir satış grafiği çizmişti. 8 yılın ardından eskimiş donanımı ile Switch emekli oldu ve koltuğa yeni hibrit konsolumuz Switch 2 oturdu. Yurt dışında 5 Haziran’da çıkan cihaz ülkemizde ise biraz rötarlı olarak 13 Haziran’da lansmanını gerçekleştirdi. Nintendo yeni konsolu ile birlikte bizi Game-Key Card, GameChat, GameShare gibi çeşitli terimlerle tanıştırdı. Bunların yanısıra cihazın teknik nitelikleri ve bazı hatalı söylentiler meraklıların kafasını karıştırmış gibi görünmekte. Nintendo Switch 2’yi lansman tarihinden itibaren tecrübe ettik ve dolu dolu bir hafta geçirdik. Hem kendi deneyimlerimiz hem de derlediğimiz bilgiler ışığında Türkiye’deki Nintendoseverler ve meraklıları için cihaz hakkında tüm bilgileri derledik.

Grafik gücü, ekran ve ergonomi

Nintendo Switch 2, Nvidia tarafından özel üretilen bir yonga seti kullanıyor. Cihaz Nvidia’nın RTX 30 serisinde kullanılan Ampere mimarisini temel alan bir GPU ile geliyor. İlk Switch’teki Maxwell mimarisine göre ciddi bir sıçrama söz konusu ve Nvidia ilk yaptıkları açıklamalarda grafik işlem gücünün önceki nesle göre 10 kat daha yüksek olduğunu belirtmişti. Teknik detaylar için kapsamlı bir yazı yayınlamıştık, meraklıları için kenara bırakalım;
İlgili yazı: Nintendo Switch 2 Teknik Özellikleri

Konsol 1080p çözünürlük, saniyede 120 kare yenileme hızı ve HDR destekli bir LCD ekrana sahip. 7.9 inch boyutundaki ekran, Nintendo’nun bugüne kadar ürettiği konsollar içinde en büyüğü. Ekrandaki büyümeye paralel olarak cihazın sol ve sağ taraflarında bulunan tak-çıkar kontrolcülerimiz, Joycon’lar da büyümüş. Her ne kadar irileşmiş olsa da cihaz ilk Switch modelleriyle aynı incelikte ve ağırlık olarak sadece 80 gramlık bir farka sahip. Diğer bir deyişle büyüyen ekran ve kontrolcülere rağmen Switch 2 ele çok rahat oturan, ergonomik bir yapıya sahip.

Switch 2, ilk modelde olduğu gibi Dock adlı aparat ile monitör ya da TV’lere bağlanabiliyor. Bu şekilde elde edilen çözünürlük 4K’ya kadar yükselerek rakip konsollar ile nihayet bir denklik yakalamayı başarıyor. Konsolu isterseniz arkasındaki standı kullanarak masa üstü de kullanmanız mümkün. İlk modellerin son revizyonu olan Oled’lerinkine benzer, ondan belki bir tık daha sağlam duran bir standımız var. Cihazın malzeme kalitesi de genel olarak oldukça iyi. Artık mıknatıslı bir düzenek kullanan Joycon’lar eski modellerdeki kızaklı sisteme kıyasla çok daha stabil ve sağlam bir bir şekilde konsola tutunuyorlar. Eski Switch’lerde en güvensiz bulduğum detay yuvalarına oturduklarında bile yerlerinden oynayan Joycon’lardı. Switch 2’de çok daha güvenli bir tutuş deneyimi mevcut. Tuşların düzeni, yeni eklenen GameChat tuşu ve daha tetiksel bir şekilde tasarlanmış ZR, ZL tuşları haricinde hemen hemen aynı. Joycon’ların herbiri kendi başına birer kontrolcü gibi kullanılabildiği için sol Joycon’da yine d-pad yerine ayrık tuşlu sistem kullanılmış. Bu durum genellikle d-pad tuşlarını kullanan dövüş oyunu tutkunları için dezavantaj olabiliyor. Onun haricinde negatif bir senaryo kurgulamak güç ve her zaman Pro Controller gibi opsiyonlarımız da mevcut.

Batarya ömrü

Nintendo bu konuda oldukça dürüst davranmıştı. Yapılan resmi açıklamada paylaşılan veriler doğrultusunda Switch 2 5220 mAh pil kapasitesine sahip bir Lityum iyon pil barındırıyor. Pil ömrü ise “yaklaşık” 2 – 6,5 saat arası olacak şeklinde bilgilendirme yapılmıştı.

Pratikte baktığımızda ise, evet, verilen bilgiler birebir doğru. Cihazın çıkış oyunlarından Mario Kart World ortalama üstü bir ışık ve ses düzeyinde, çevrim içi bağlantı ile oynadığınızda konsol 2 – 2.5 saat arası bir süre dayanıyor. İlk bakışta çok tatmin edici görünmese de 7.9 inch bir ekranda, 60 fps ve 1080p çözünürlük detaylarında bu süre oldukça başarılı diyebiliriz. Test ettiğim orijinal Switch oyunlarında ise üç boyutlu grafiklere sahip yapımlarda şarjın 4 saate kadar dayandığını, iki boyutlu oyunlarda ise 5 saat ve üzeri süreler görebildiğimi belirtmeliyim. Yine de birinci parti oyunların genelinde aşağı yukarı Mario Kart World’dekine benzer bir batarya performansı göreceğiz gibi durmakta.

Bataryadan genel olarak memnun kalsam da Nintendo’nun ekran boyutunda biraz daha ufak bir ekran boyutu tercih etmesi, oyunlarda Steam Deck gibi grafik özelleştirmelerine açık bir kapı bırakarak batarya ömrünü en az 1 saat uzatabileceğini tahmin etmek güç değil. LCD ekran tercihi de biraz kafa karıştırıcı. Genel olarak hiçbir detaydan kısılmamış olmasına rağmen daha düşük güç tüketen OLED ekranlar yerine LCD tercih edilmiş. HDR desteği ile görüntüler OLED’le kıyaslanabilir kadar canlı dursa da güç tüketiminde bir LCD ekranın OLED’e yetişmesi mümkün değil. Geçmişte çıkardığı modellerden yola çıkarak Nintendo’nun gelecekte bir Switch 2 Lite ve sonrasında OLED ekranlı gelişmiş bir model ile karşımıza çıkacağı kaçınılmaz gibi.

Gelişmeler ve pürüzler

Switch 2, atasına kıyasla çok güçlü bir cihaz. Bunu kağıt üzerindeki rakamların yanısıra çıkış oyunlarına bakarak rahatlıkla görebiliyoruz. Peki sistem tarafında durumlar nasıl? Kötü haberle başlayalım; tema tasarımı açısından Switch 1 ile 2 arasında neredeyse hiç fark yok. Üstte oyunlar ya da uygulamaları bloklar halinde gördüğümüz ve alt tarafta da yer alan teknik ikonlar tamamen aynı düzen ile karşımıza çıkıyor. Tema dümdüz beyaz ya da siyah seçenekleri ile geliyor, bu da ilk Switch ile birebir aynı. Ancak Nintendo eShop’a girdiğiniz an bir anda yeni nesile geçtiğinizi hissediyorsunuz. Hem genel düzene el atılmış hem de yeni işlemci sayesinde oyunlar arasında geçiş yaparken yağ gibi akıyorsunuz. Wishlist’in ana menüye dahil edilmesi, hatta indirime giren oyunları bildirmesi gibi yenilikler harika olmuş. Listedeki oyunlar üzerinde gezinirken artık ekran görüntülerinden oluşan slide show yerine direkt fragman oynamaya başlıyor, bu da muazzam bir gelişme olmuş. Steam’dekine benzer bir haftalık keşif bile dahil edilmiş. Özetle eskiden içinde gezinmesi bile işkence olan eShop şu an harika bir duruma gelmiş. Umarım bu özveri gelecekte güncellemeler eşliğinde temalara da yansır.

Sistem kararlılığı ise ilk etapta fena değil ama zaman zaman sıkıntılar çıkarabiliyor. Çok nadiren yaşadığım birkaç sıkıntı oldu; örneğin bir keresinde konsol uyku modundan açılmadı, bir sefer de sistemim ekran açık şekilde kilitlendi. Bu tarz durumlarda paniklemenize gerek yok, cihazın güç tuşunu 15-20 saniye arası basılı tutarsanız cihaz bir hard reset atıyor. Bunların yeni çıkmış cihazlarda karşılaşılması normal sayılabilen ufak pürüzler olduğunu ve güncellemeler ile daha stabil hale geleceğinden eminim.

Depolama detayları ve SD kart seçimi

Nintendo Switch 2, ilk modelde olduğu gibi kartuşlu bir sisteme sahip. Kartuşlar orijinal Switch ile aynı ebatta ancak iç aksam daha hızlı veri transferi yapabilen bir yapıda. Cihazın dahili 256GB depolama birimi de aynı şekilde, SSD denkliğinde bir hıza sahip. Bu nedenle dijital oyun oynamak isteyenler daha fazla depo alanı için Micro SD Express kart kullanmak zorunda. Özellikle Sandisk gibi sık tercih edilen markaların halihazırda Extreme kod adlı modelleri de mevcut ve kafa karışıklığı yaratabiliyor. Bunun önüne geçmek için çok basit birkaç ipucumuz var: Bunların ilki bariz şekilde kartta “Express” ibaresinin yer alması. Kartların üzerinde nitelikleri belirten kısaltmalar ve logolar arasında bulunan EX logosu da aynı şekilde kartınızın Express olduğunu vurgulayan bir diğer ipucu. Bu iki detaya dikkat ettiğiniz sürece kazayla başka kart almanıza pek ihtimal yok.

Peki, depolama alanını genişletmeniz şart mı? Bu soruya cevap verebilmek için Switch 2’nizi ne sıklıkta kullanacağınız ve ne tür oyunlar oynayacağınız önem taşımakta. Cihazın yüksek donanımı sayesinde zamanında sadece rakip konsollarda oynama şansı bulduğumuz çoğu oyun artık Switch 2’de de oynanabilir durumda. Bunlardan birkaçının dosya boyutlarına göz atalım:

Street Fighter 6 – 48.8GB
Split Fiction – 71GB
Cyberpunk: Ultimate Edition – 56.8GB
Hitman World of Assassination – 61GB

Hal böyleyken kütüphanenizde üçüncü parti oyunlara yer vermeyi düşünüyorsanız en azından 256GB bir Micro SD Express takviyesinin iyi bir yatırım olacağını düşünüyoruz.

Birinci parti tarafında ise dosya boyutları şimdilik daha mütevazi durmakta. Konsolun çıkış oyunu Mario Kart World 24GB, Temmuz ayında çıkacak olan Donkey Kong Bananza ise 10GB dosya boyutuna sahip.

Game Key-Card ve yanlış bilinenler

Nintendo Switch 2 hakkında çıkış dönemi en çok hatalı yayılan bilgilerden biri kartuşlarla ilgiliydi. Yeni sistemle birlikte bazı oyunların kutularının üzerinde Game-Key Card ibaresi bulunmakta. Bu ibareye sahip oyun kartuşları içlerinde oyun dosyası barındırmıyor, kartuş sadece oyunların aktif olmasını sağlayan bir anahtar görevi görüyor. Şahsen beğenmediğim bir uygulama olsa da aslında Nintendo ya da başka bir oyun firmasının ilk kez yaptığı bir şey de değil. Geçtiğimiz nesil bazı Switch oyunları oyun dosyalarının tamamına sahip değildi ve bu oyunları “Ek download gerektirir” ibaresi sayesinde ayırt edebiliyorduk. Yeni sistem ile aslında bu durumu artık Game-Key Card olarak terimleştirmişler. Peki bunu tek yapan Nintendo mu? Hayır. Yakın dönemden bir örnek vermek gerekirse PlayStation 5’teki Doom The Dark Ages disklerinde sadece 85MB, Xbox sürümü disklerinde ise 342MB boyutunda bir data var ve kalan 85GB’lık veriyi internetten çekiyorsunuz. Game-Key Card’lar da aynı bu mantıkla oyun verilerini çevrimiçi indirterek oynamanızı sağlıyor.

Peki, bu işin mantığı ne diye sorarsanız… Kullanıcı lehine bir durum olduğunu söyleyemek pek mümkün değil. Bu tür eylemler daha çok üretici firmaları çıkarlarını korumakta. Kısmen dolu gelen ve çıkış günü çevrim içi güncelleme ile oynanabilir hale gelen diskler genellikle korsanları engellemek geçmek için alınan bir önlem. Kartuş tarafında ise durum biraz daha karışık. Nintendo’nun son iki nesildir kullandığı kartuşlar oyun firmaları için ek üretim maliyeti çıkarmakta. Önceki nesilde kısmen dolu gelen kartuşların sebebi kullanılan kartuşların kapasitelerine oranla masrafların artmasıydı. Bunu aşağı yukarı kafanızda somutlaştırmanız için her oyun için bir de micro sd kart alıp içine oyunu yazıyorsunuz gibi düşünebilirsiniz, ne kadar yüksek kapasite kart kullanmak zorunda kalırsanız masrafınız o kadar artıyor. Şu an neredeyse bomboş gelen Game-Key Card’lar ile bu durum daha da somutlaşmış gibi durmakta.

Gelelim can alıcı sorulara:
Nintendo Switch 2 için üretilen her oyun bu şekilde boş kartuşlar ile mi geliyor? Oyunları fiziksel olarak satın alsak da indirmek zorunda mıyız?
Kısa cevap: HAYIR. İlk olarak Nintendo’nun birinci parti oyunlarının TAMAMI kartuşların içinde geliyor. Game-Key Card sistemi tamamen üçüncü parti firmaların inisiyatifine bırakılmış bir durum. Örneğin CD Projekt RED’in Cyberpunk 2077 oyunu yaklaşık 60GB boyutun rağmen tamamı kartuş içinde geliyor. Street Fighter 6 ise daha düşük boyutuna rağmen Game-Key Card olarak satışa sunulmuş.

Game-Key Card oyunlarını nasıl anlarız?
Oyun kutusunun ön yüzünde, altta beyaz bir bölgede Game-Key Card ibaresi ve anahtar şeklinde bir ikondan ayırt edilebiliyor. Kartuşların ise etiketinin kırmızı bölgesinde, sağ üst tarafta anahtar ikonu bulunmakta. Bu detaylardan oyunun Game-Key Card olduğunu anlayabilirsiniz.

Game-Key Card oyunları etkinleştirildiğinde kullanıldığı konsol hesabına kilitlenir mi? Kartuş ile başka konsolda ya da hesapta oyun oynayabilir miyiz?
Game-Key Card kartuşları tıpkı adında geçtiği gibi dijital oyunu aktif edebildiğiniz bir anahtar görevi görür. İstediğiniz hesapta ve konsolda oynayabilirsiniz, kendini kullandıldığı hesaba kilitlemez. Oyunun çalışması için kartuşun konsola takılı olması gerekmektedir, Game-Key Card ile indirilmiş oyun kartuş takılı olmazsa çalışmaz.

Bu şekilde umarım Game-Key ile ilgili karmaşa çözümlenmiştir. Kolleksiyoner oyuncular için fiziksel kutunun önemini anlayabiliyorum ama benim açımdan bir oyun kartuşuna sahip olmanın en büyük önemi depolama konusunda getirdiği rahatlık. Örneğin Cyberpunk 2077’yi edinmek istiyorum; oyunu dijital almak ve 256GB kapasitesi olan bir cihazın beşte birini tek oyunla doldurmak yerine oyunun tamamının olduğu kartuşuna sahip olmak büyük bir avantaj. Game-Key Card sistemi maalesef bu avantajı elimden alıyor. Dijital alırsak oyun hesabımızda kalıyor, kartuşun paylaşım / takas / satış gibi durumlarda avantajı var diyebilirsiniz. Satış / takas bir yere kadar okey, ama paylaşmak için tek formül kartuş değil. Virtual Card olarak zaten dijital oyunlarımı Nintendo aile hesabımdaki üyeler ya da yanıbaşımdaki bir başka Switch 2 kullanıcısıyla paylaşabiliyorum. Bu sistemin uzun vadede geliştiriciler tarafından ne oranda kullanılacağını ve oyuncuların bu kartuşları ne derece tercih edeceğini merakla takip edeceğim.

Ülkemize özel mevzular: Fiyatlandırma

Nintendo Switch 2 dünya çapında iki pakette satışa sunuldu. Bunlardan ilki sadece konsolu içeren standart paket, diğeri ise Mario Kart World de içeren bir set olarak karşımıza çıkıyor. Fiyatlar ise Amerika’da 449 ve 499 dolar, Avrupa’da ise 469 ve 510 euro. Bu fiyatlar içinde bize en yakın coğrafya olan Avrupa’dakileri baz alalım ve Türk lirasına çevirelim… Standart paket 21.500TL ve Mario’lu set ise 23.500TL’ye denk gelmekte. Türkiye’de ise iki paket sırasıyla 36.999TL ve 39.999TL’den önsiparişe açıldı. Lansman gününden hemen önce ise fiyatlar yükselerek 40.999 TL / 42.999TL bandına tırmandı, yani her iki paket de konsolun resmi çıkış tarihi gelmeden 3000TL zam gördü. Hesabı tersine döndürürsek Mario’lu setin Türkiye fiyatı yaklaşık 935 euroya denk gelmekte. Yani konsolun kendi ederine yakın bir vergilendirme söz konusu.

Hal böyleyken ürünü almak için size net bir yönlendirme yapmak çok güç. Bir ürünün ülkemizde resmi olarak satışını desteklemek, garanti gibi hizmetlerden yararlanabilmek, en basiti birkaç taksite bölüp üzerimizdeki maddi yükü azaltabilmek çok kıymetli kriterler. Ancak elektronik cihazların git gide lüks tüketim haline geldiğini görmek ve bir ürüne resmi şekilde sahip olmak, yeri geldiğinde garantisinden yararlanabilmek için yurt dışındaki perakende fiyatının neredeyse iki katını ödemek de yutulması zor bir hap gibi. Biz distribütör firmaya destek olmak ve konsola mümkün olan en kısa sürede erişmek gibi kriterleri öne koyarak Switch 2’lerimizi resmi yollarla temin ettik ancak çok sayıda meslektaşımız ve oyunsever arkadaşlarımızın yurtdışına yönelmesini de anlayışla karşılıyoruz.

Yukarıda değindiğim durumlar ülke ekonomisi, dağıtım maliyetleri, vergiler ile alakalı olsa da madalyonun bir diğer yüzü var ki bahsetmezsek olmaz. Nintendo eShop tam 46 ülkede hizmet veriyor ve bunların arasında Türkiye yok. Oyun dünyasının devleri Sony, Microsoft ve Steam’in Türkiye’ye özel fiyatlandırma içeren sanal dükkanları bulunurken Nintendo halen ülkemize özel bir girişimde bulunmadı. Nintendo’nun Türkiye’deki satış potansiyeli düşük olabilir, ama az önce bahsettiğim ülkelerin arasında 4 milyon nüfuslu Hırvatistan bile var. Türkiye’de yaklaşık 48 milyon kadar aktif oyuncu var. Bunların 25 – 30 milyon arasında bir kısmı mobil odaklı ancak bu şekilde bile elimizde yaklaşık 20 milyon PC ve konsol oyuncusu kalıyor. Nintendo’nun Türkiye’de kemik bir kadrosu var, Switch 2’ler dahi ön satış aşamasında hızlıca tükendi ve peşinden birkaç kez daha yeniden tedarik edilen ürünler de kısa sürede yine tükendi. Eğer Arjantin ve Japonya’da yapıldığı gibi yurtdışı alımların imkansız olacağı bir şekilde Türkiye’de, uygun yerel fiyatlandırma ile satış yapılırsa çok hızlı bir başlangıç olmasa da iyi bir açılış olabileceğine inanıyorum. Neredeyse hiç reklam yapılmamasına rağmen Türkiye’de kademe kademe Nintendo konsollarına karşı büyüyen bir ilgi var. Umarım bir şekilde değerlendirilebilir.

Kapanış

Nintendo, hibrit geleneğini devam ettiren yeni konsolu ile koyu hayranlarının yanısıra 4K çözünürlük, 120fps kare hızı gibi teknolojileri de kuşanarak daha önce yakalayamamış olduğu bir kitleyi de tüketici çemberine sokmak için elinden geleni yapmış gibi görünüyor. İlk dört gününde yakaladığı 3.5 milyonluk satış rakamı ile Nintendo tarihinin en hızlı satan konsolu ünvanını da sırtlayan Switch 2, gerek performansı gerekse oyun kütüphanesi ile her kesimden oyuncunun beklentilerini karşılayabilecek bir konsol olacak gibi.

Önceki İçerikDonkey Kong Bananza için yeni detaylar paylaşıldı
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz