Sqaure Enix’in henüz Square Soft olduğu 1991 yılına uzanan çok eski bir seri olan Seiken Densetsu (Mana) uzun yıllar aksiyon rol yapma türünün Japonya’daki en iyi örneklerinden biri olmuştur. Özellikle Nintendo kültürünün oturduğu batı ülkelerinde Secret of Mana ve Trials of Mana ile oldukça bilinirlik kazanan bu seriden ise benim haberim 1999 yapımı PlayStation oyunu olan Legend of Mana ile olmuştu. Masal kitaplarından fırlamış gibi duran, bol detaylı tasarımları, fantastik dünyası ve Yoko Shimomura’nın harika besteleriyle halen daha PlayStation dönemine ait en tatlı anılarım arasındadır bu oyun. Gelgelelim devam oyunlarında aynı şekilde valrık göstermeyen seri, yeniden yapımlar, yan oyunlar ve başarısız üç boyutlu birkaç devam oyun çok uzun bir aradan sonra ilk kez 2020 yapımı Trials of Mana’nın yeniden yapımıyla kuvvetli bir varlık gösterdi. Visions of Mana inceleme yazımızda ise serinin son halkasını masaya yatıracak, Mana serisinin kaderini sorgulayacağız.
Sevenleri ayıran kutsal görev
Qi’Diel isimli fantastik bir dünyada geçen Visions of Mana temel detaylarını serideki diğer oyunlarla paylaşıyor. Tüm yaşamın kaynağı olan mana tanrıçasının yeniden vücut bulmuş hali olan dev Mana Ağacı çevresinde elementlere göre ayrılmış bölgelerde çeşitli ırklar uyum içinde yaşamaktadır. Her dört yılda bir peri bu yerleşkeleri ziyaret ederek bir “Alm” seçer. Seçilen kişilerin görevi Mana Ağacı’na seyahat edip burada ruhlarını ağaca sunarak mana akışını onarmaktır. Bu, kutsal bir görev olarak kabul edildiği için seçilen kişiler genellikle bayram havasında yolculuğa uğurlanırken öykünün başında geçici bir süre kontrolünü devraldığımız Eoren ve Alm olarak seçilen sevdiceği Lysa bu duruma başkaldırarak kaçmaya çalışırlar. Dışarıdan bakan bir göz olarak da haklı bulduğum bu isyan ve akıbetini içeren kısa sekans sonrası hikaye ana karakterimiz Val’a geçer. Ateş köyünün sakinleri olan Val, Alm seçilecek olacak kişinin koruyucusu olacaktır ve tesadüfe bakın ki yine ona yakın olan Hinna ateş elementi Alm’ı olarak seçilir. Mana Ağacı’na olan seyahatlerinde diğer elementlerin temsilcileri ile yolları birleşen ikilinin kaderi orijinalde bir döngü haline gelmiş görevlerini yerine getirmekten çok daha büyük bir şeye evrilir.
Visions of Mana beş oynanabilir karakter, eğlenceli oynanış mekanikleri ve bu mekaniklere bir tat bir doku katmayı amaçlamış meslek sistemi ile geliyor. Görsel tarafta da üç boyulu grafiklerin ilk kez orijinal iki boyutlu tasarımlara bu denli yaklaşmış olduğunu görmek mutlu etti. Dünya tasarımı ise bazı iniş çıkışları ile hem sevindiren hem de dudak büken elementleri bir arada içeriyor. Detaylı olarak ele alırsak…
Masal kitaplarından fırlamış gibi görseller
Mana serisinin altın çağı kesinlikle iki boyutlu olduğu dönemlerdi. Özellikle Legend of Mana bu işin zirvesi iken sonradan gelişen teknoloji ve sektörün çeşitli sebeplerden ağır şekilde üç boyutlu görsellere yönelmesinden Mana serisi de etkilendi ve açıkçası bu konuda kısa çubuğu çeken serilerden biri oldu. Tur tabanlı rol yapma oyunu kardeşi Final Fantasy her oyunda daha da harika görünürken Mana gittikçe geri plana atıldı ve genellikle el konsollarındaki yan oyunlar veya eskilerini aratan yeniden yapımlar batağına düştü. Özellikle Secret of Mana’nın üç boyutlu yeniden yapımını anımsadıkça gözlerimden bir damla yaş süzülür. Bu konuda yüreğimize serin sular serpen ilk proje Trials of Mana’nın yeniden yapımı oldu. Oyun harika görünmesinin yanısıra orijinaline de oldukça sadıktı.
Visions of Mana ise çıtayı tekrar yükselterek serinin şu ana kadar en iyi üç boyutlu görsellerine sahip oyunu olarak gözlerimizi okşuyor. Seriyi özel kılan masalsı, illüstratif yapıyı başarıyla modellemişler. Ana karakterlerden çevre detaylarına kadar her şey özlediğimiz tatta. Oyunun dünyası ise aslında hiç fena olmasa da bazı teknik duvarların arkasında kalmış. Öncelikle bütünsel bir açık yapı yok. Oyun temelde yükleme ekranları ayrılmış üç ana yapı üzerinden ilerliyor. Zindan benzeri dar bölgeler, etrafta bolca toplanabilir eşya, canavarlar ve sonraki alanlara ulaşacağınız erişim noktalarına sahip açık alanlar ve yerleşkeler. Oyun bana bu yanıyla Final Fantasy XVI’yı anımsattı. Visions of Mana ile neredeyse aynı sorunları taşıyorlar ve açıkçası Final Fantasy Rebirth dahil bir türlü kesintisiz bir açık dünya modeli ile karşımıza çıkmayan Square Enix için bu iş bu kadar zor omamalı diye düşünüyorum. Visions of Mana’da ayrıca çevrede karşımıza çıkan hiçbir binaya kapısını açıp girememiz bir diğer kafamı kurcalayan mevzu ve minik detaylar olsa da çimenlerin karakterimizin bastığı zaman ezilmesi / etrafa dağılması gibi durumların da es geçilmiş olması işin lezzetini biraz azaltıyor.
Eğlenceli oynanış ve derin sınıf sistemi
Oyunun en çok parladığı noktası kesinlikle oynanış mekanikleri. Zıplama, kılıç savurma, savuşturma ve özel yetenekler gibi aksiyon rol yapma oyunlarının olmazsa olması tüm elementlere sahibiz. Öte yandan oyunaki seed (tohum) sistemi ile kahramanlarımızı belli düzeyde özelleştirebiliyoruz. Tohum slotlarımıza istersek kuvvet, sağlık gibi temel değerlerimizi yükselten tohumlar yerleştirebilir, istersek ateş, iyileştirme gibi direkt oynanışta aktif kullanılabilen büyüler ekleyebiliriz.
Öyküde biraz ilerledikten sonra açılan meslek sistemi ise işleri çok daha eğlenceli hale getiriyor. Qi’Diel sekiz ayrı elemente ev sahipliği yapıyor bu elementlerin esanslarını ele geçirdikçe yeni mesleklere erişim sağlayabiliyorsunuz. Her karakter için toplamda dokuz meslek bulunuyor ve esansları istediğiniz an istediğiniz karaktere vererek meslek değişimi sağlayabiliyorsunuz. Sistemin bu esnekliği de zaten oyunun özellikle ilerleyen kısımlarında başvurmanız gereken bir strateji haline geliyor.
Manalı melodiler
Visions of Mana’nın müzik tarafı üç emektar Square Enix çalışanı olan Hiroki Kikuta, Tsuyoshi Sekito ve Ryo Yamazaki’ye emanet edilmiş. Bu üçlü 1990’lardan bu yana SaGa, Mana ve Final Fantasy serileri için harika besteler çıkardılar ve Visions of Mana’da tam anlamıyla oyunun atmosferine uygun, çok tatlı işlere imza atmışlar.
Oyunu İngilizce ve Japonca dublajla oynayabiliyorsunuz. Bu rol yapma oyunlarında oyuncuları hep bölmüş bir ikilemdir. Şahsen oyunun dünyası batı medeniyetine yakınsa İngilizce, daha fantastik ya da uzakdoğu temalı olanlarda ise Japonca tercih ederim. Belirli senaryolarda ise dublaj kalitesi etkili bir faktör olur. Visions of Mana’da da nihai kararımı vermeden önce iki dublajı da deneyim ettim. Açıkçası İngilizce dublaj belirli noktalarda iyi dursa da genele vurduğumuzda Japonca dublajın bir adım gerisinde kalıyor. Bu nedenle tercihim bu oyun için Japoncadan yana oldu.
Teknik mevzular
Visions of Mana konsollarda klasik kalite ve performans modlarıyla geliyor. Çözünürlük kalite modunda 1440p performans tarafında ise 1080p. Açıkçası oyun iki modda da oldukça iyi görünüyor, tabii büyük ekran bir TV’de çözünürlük düşüşü biraz keskinlik kaybı yaşatsa da genel olarak model detayları ve ışıklandırmada göze batan bir fark yok. Saniye başı kare görüntüleme sayısı (fps) faktörü devreye girdiğinde ise işler ilginçleşmeye başlıyor. Normalde grafik modunda fps 30 kareye kilitli olur, performansta ise 60, çok nadir senaryolarda ise 120’ye kadar kare hızı yakalayabiliriz. Visions of Mana ise iki modda da kilitlenmemiş bir fps ile karşımıza çıkıyor. Yani kalite modu da tıpkı performans modu gibi 60’lara kadar çıkabiliyor. Ancak beni rahatsız eden kısım performans modunda stabil bir fps değeri görememek oldu. Bu tür oyunlarda genellikle performans modundan şaşmam ama stabil kare hızı olmadığı için Visions of Mana’da kısa bir süre sonra kalite moduna döndüm ve iniş çıkış rahatsızlığım asgariye düştü, yüksek çözünürlük ise işin bonusu oldu. Bunu handikap olarak görebilecek oyuncular için de Visions of Mana’nın oynanabilir bir demosu olduğunu, değindiğim teknik detayları oyunu satın almadan önce deneyim edebileceklerini anımsatayım.
Visions of Mana, uzun zamandır yeniden yapımlar ve yan oyunlarla geçiştirilen köklü bir serinin yaklaşık 16 yıl aradan sonra gelen ilk ana oyunu. Görseller, ses ve oynanış mekanikleri açısından serinin standartlarında çıtayı hayli yükselten oyun yaklaşık 30-35 saatlik bir oynanış süresine sahip.