Oyun dünyasında bazı yapımlar vardır ki peşlerinden gelen nice oyunun kurallarını belirlemişlerdir. Örneğin birinci şahıs nişancı türünde Doom, standartları belirlemiş bir oyundur. Street Fighter dövüş türünün temel formüllerini 90’ların başında oturtmuştur. İşte Diablo da izometrik kamera açılı aksiyon rol yapma türünde oyunların, ganimet mekaniklerinin mucididir. Neredeyse kendi türünde bir oyundur ve yanına yaklaşabilen pek bir rakibi olmamıştır. Diablo serisi özellikle ikinci oyunuyla sektöre damgasını vurmuştu. Üçüncü oyunun yazının devamında değineceğim bazı farklılıkları ve noksanları nedeniyle de günümüzde dahi ikinci oyun kriter olarak alınıyor. Yani diğer bir deyişle Önümüzdeki yaz hem PC hem de konsollara çıkışını yapacak olan Diablo IV’ün gizli rakibi Diablo II. Merak uyandırıcı yeni kötüsü ve karanlık atmosferi ile ilgileri üstüne çeken Diablo IV için iki beta fazı hazırlandı. 19-21 Mart aralığında gerçekleştirilen birinci faz sona ererken, ikinci fazımız 24-26 Mart arası gerçekleşecek. İlk fazın ardından eski bir Diablo sever olarak tüm düşüncelerimi toparladım ve meraklıları için derledim. Diablo IV bize neler vaadediyor, birlikte göz atalım.

Kötülüğün anası: Lilith!

Diablo 3’teki olayların ardından geçen Diablo IV, enfes bir sinematik eşliğinde tarikat üyelerinin Lilith’i dünyaya çağırmasıyla açılışını yapıyor. Lilith, oyuna ismini veren Diablo’nun da ait olduğu üç baş iblisten biri olan “Nefretin Efendisi” Mephisto’nun kızı. Ayrıca bir baş melek Inarius ile olan ilişkisinden dolayı nephalem adlı, insanlığın atası olarak nitelendirebileceğimiz ırkın ortaya çıkmasından da sorumlu ki hafızalarınızı tazelemek için üçüncü oyundaki ana karakterimizin de bir nephalem olduğunu not düşeyim. Tabii böylesine tabu bir birliktelik ve meyvesi, türlü badirelere neden olmuş ve en nihayetinde Lilith’in ve nephalem’lerin zaman içinde yitip gitmesiyle sonlanmıştı. Ancak insanlığın anası olan Lilith’i hala unutmayıp ona tapanlar, intikamı için ona yeni bir şans vermeyi başarıyorlar.

Lilith’in dönüşü insanlığın kalbindeki kötülüğün de uyanmasına sebep oluyor, peşinden de şeytanlar yeniden dünyada cirit atmaya başlıyor. Öyküde sınıfını ve kısmen dış görünüşünü bizim belirlediğimiz savaşçımızla da bu tehditin kökünü kurutmaya çalışacağız.

Betada üç sınıf kullanıma açıktı: Barbarian, Sorceress ve Rogue.

Barbarian 4 farklı silah kuşanabiliyor. Kaba gücü ile öne çıkan kahramanımız çift elle büyük ve ağır silahları, ya da her iki eline ayrı ayrı iki silah alarak seri vuruşlar gerçekleştirebiliyor. Kullandığınız yeteneklere göre de silah değiştiren barbarımızın kuvvetli vuruşları ise Fury adlı bir mekaniğe bağlı. Savaştıkça dolan, boşta kaldığında azalan Fury barını efektif kullanmak düşmanları silip süpürmek için hayati önem taşıyor.

Sorceress, yani büyücümüz ise buz, yıldırım ve ateş gibi elementlere hükmederek düşmanlara uzaktan hasar veren, sağlığı ve defansı az ama saldırıda aşırı kuvvetli bir sınıf. Ayrıca zor durumlardan sıyrılmak için büyülü zırhlar kullanabiliyor, savaşlarda yardımcı olabilecek canavarlar çağırabiliyor.

Rogue hem uzak menzilde hem de yakın dövüşte etkili, çevik bir kahraman. Hızlı, düşmanı şaşırtabilen ve zayıf noktalarını hedefleyip kolayca kritik saldırılar yapabilen Rogue seri oynanışına adapte olabilir ve yüksek seviyelere taşıyabilirseniz çok ölümcül bir sınıf.

Oyunun gelecek sürümlerinde Necomancer ve Druid sınıfları da seçilebilir olacak.

Diablo 3 çıkış döneminde renkli yapısı ve yetenek ağacındaki çeşitliliğin basitleştirilmesi ve gerçek para ile çalışan dükkan sistemi ile çok eleştirilmişti. Tabii ki yapımcı firma Blizzard şikayeleri dinleyerek mümkün mertebe çözüm getirdi, ama herkesi de memnun edememişti. Özellikle Diablo II’deki karanlık atmosfer ve oynanış mekaniklerindeki derinlik çok özlenmişti. Diablo IV betasını oynadıktan sonra net olarak farkettim ki Blizzard bu sefer sağlam çalışmış ve oyuncuların isteklerine uygun bir yapı inşa etmiş.

Diablo IV hem sanat yönetimi hem de görsel kalite açısından serinin şanına yakışır bir yapıya tekrar bürünmüş. Karanlık ve kasvetli tonlar dönüş yapmış, yetenek ağacımız dallanıp budaklanıyor ve birbirinden farklı yapılarda karakterler geliştirebiliyoruz. Altın kullanarak yetenek ağacımızı sıfırlayabildiğimiz için düzinelerce kombinasyonu, oynayış tarzınıza en uygun olanı bulana kadar denemek mümkün. Betada en çok vakit geçirdiğim büyücü sınıfı ile buz, yıldırım, ateş odaklı, sonrasında karma elementlerden oluşan çeşitli denemeler yaptım. Her biri ile yaşadığım deneyim farklıydı ve bu, betada karakterlerimi 25-30 seviye ilerletebildiğimi de hesaba katarsak tam sürüm için oldukça umut ve heyecan verici bir detay.

Oyunun dünyası oldukça büyük ve yol üzerinde karşılabileceğiniz sayısız yan görev ve etkinlik var. Etkinlikler anlık gerçekleştiği için sayısı ve çeşitliliğini kestirmek güç, ancak standart bir keşif gezisinde bile aksiyonsuz bir an yaşamıyorsunuz diyebilirim. Zindanlar da yine o özlemini duyduğumuz karanlık ve tehditkar yapılarıyla geri dönmüş. Tabii ki serinin olmazsa olmazı ganimet (loot sistemi) de yine çok iyi ve daha iyi bir silah ve zırh için yüzlerce şeytanla kapışmak hiç bir zaman sıkıcı olmuyor.

Henüz beta olmasına rağmen Diablo IV’te şimdiden Diablo 3’ten daha etkili ve detaylı bir hikaye sunumuyla karşılaştım diyebilirim.  Sabit duran karakterlerin diyaloglarına sığınmak yerine çeşitli yerlerde oyun içi ara sahnelere başvurulmuş, özellikle oyunun ilk kasabasındaki insanlara ne olduğu ile ilgili bir kilise sahnesi var ki, doku detayı ve göz detaylarında Blizzard şov yapmış diyebilirim.

Olumsuz eleştirilebilecek konuların başında ise “şu an için” çevrimiçi oynama zorunluluğu geliyor. Gelecekte çevrimdışı oynanış mümkün kılınır mı göreceğiz, ama şu an için oyunu tek başına bile olsanız çevrim içi olarak oynamak zorundasınız. Evet diğer oyuncular ile sağda solda rastgele karşılaşıyoruz, hatta neredeyse bir MMORPG hissiyatı veriyor bu ve fena da değil. Ancak tek başıma bir maceradayken hafif donma ve takılmalar ile karşılaşmam, bunun da sistemden dolayı değil, çevrim içi oynadığım için server kaynaklı olduğunu farketmem oyunda nadiren yaşadığım bir deneyim olsa da biraz buruk bir tat bıraktı.

Bu arada oyunun PC sistem gereksinimleri de şu şekilde:
Minimum:
İşletim Sistemi: 64-bit Windows 10
İşlemci: search Intel Core i5-2500K veya search AMD FX-8100
Bellek: 8 GB RAM
Grafikler: NVIDIA GeForce GTX 660 veya search AMD search Radeon R9 280
DirectX: Sürüm 12
Depolama alanı: 45 GB kullanılabilir alana sahip SSD
İnternet: Geniş Bant Bağlantı

Önerilen:
İşletim Sistemi: 64-bit Windows 10
İşlemci: Intel Core i5-4670K veya AMD R3-1300X
Bellek: 16 GB RAM
Grafikler: NVIDIA GeForce GTX 970 veya AMD Radeon RX 370
DirectX: Sürüm 12
Depolama alanı: 45 GB kullanılabilir alana sahip SSD
İnternet: Geniş Bant Bağlantı

Genel olarak Diablo IV’ün ilk beta fazından oldukça memnun kaldım ve başından kalkmakta zorlandım. Zaten başarılı olan formülü aynen korunmuş ve üçüncü oyunda eleştirilen özelliklerden arındırılarak daha özüne sadık, karanlık ve heyecanlı bir oyun hazırlanmış. İkinci beta fazında karşılaşacağımız yenilikleri de sizlerle paylaşacağız. Takipte kalın!

Güncelleme: 2. beta fazını konsolda denedik. İzlenimlerimizi okumak için tıklayın!

Önceki İçerikResident Evil 4 Remake inceleme
Sonraki İçerikDiablo IV Beta izlenimleri 2: Konsolda nasıl?
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz