Hellboy Web of Wyrd inceleme

Yapmayın…ne olur

Hem okur hem çizer olarak en sevdiğim ve saygı duyduğum sanatçılardan biri Mike Mignola’dır. 1960 doğumlu çizerin emek verdiği çok eser var ancak başyapıtı olarak nitelendirebileceğimiz Hellboy’un yeri çok ayrıdır. Cehennemden insanlığın bağrına kopup gelmiş, paranormal tehditlerle maceraları kadar kırmızı ile siyahın eşsiz bir harmanından oluşan tasarımlarıyla Hellboy çizgiromanlarının sektördeki yeri çok özeldir. Sinemada da başarılı bir çizgi oluşturan Hellboy’un özellikle Guillermo Del Toro tarafından yönetilen filmleri de ayrı bir lezzetliydi. Birkaç oyun uyarlaması da bulunan Hellboy’un son oyunu Web of Wyrd da yakın dönem çıkışını yaptı. Oyun tarafında yıldızı çizgiroman ve filmleri kadar parlak olmayan Hellboy’un bakalım bu sefer yüzü gülecek mi?

Şeytan azapta

Hellboy Web of Wyrd, Paranormal Araştırma ve Savunma Bürosu adına çalışan Hellboy’un kayıp bir ajanı bulmak üzere gönderildiği “the Wyrd” adlı boyutta geçiyor. Hellboy burada karşısına çıkan tehditlerle yine kaba gücü ve meşhur tabancası ile karşılık veriyor (giriş sekansı sonrası hub bölgeden almayı unutmayın) ve… (derin bir nefes alır) sevgili okurlar, hikayeyi sallayın, sizinle biraz dertleşmem lazım.

Yazının girişini Mignola ve eserlerine duyduğum hayranlığı dile getirerek başlamıştım. Açıkçası yapım aşamasında Mike Mignola’ya danışıldığına dair haberler de gelmiş ve beklentilerimi çok yükseltmişti. Çıkış dönemini göz önüne aldığımızda oyun ayrıca oldukça hareketli bir dönemde çıktı. Spider-Man 2 bir tarafta, Mario Wonder diğer tarafta, bir hafta sonrasında Alan Wake 2… Bir oyun incelemek için dağıtıcı firmayla iletişimden oyunu oynamaya, yazıya dökmekten siteye uygun şekilde düzenlemeye kadar bir dizi eylem için zaman ve efor harcıyorsunuz. Bu kadar yoğun bir programda Web of Wyrd benim için ne kadar üzücü bir deneyim oldu anlatmam için işin hem duygusal hem de teknik tarafına ayrı ayrı paragraflar sıralamam lazım.

Oyunla aslında hemen başında size nasıl bir felaket olduğunu net şekilde belli ediyor. Mignola’nın çizgiromanlarında kullandığı yalın ama grafik anlatı olarak çok kuvvetli bir stil vardır. Oyunla ilgili yayınlanan ilk görselleri gördüğümde bu stilin başarıyla yakalandığını düşünüştüm. Yanılmışım, hem de fena şekilde. Öncelikle oyunun daha ana ekranında karşınıza gelen menü bile size nasıl amatörce hazırlanmış bir yapım olduğunu gösteriyor. Options ve Game Options olarak iki farklı başlık görüp gözlerinizi kısacaksınız. Ama Options’ın içine girdiğinizde ikinci kez Game Options seçeneği gördüğünüzde ve bunun da ana menüdeki Game Options’la aynı alt menüye açıldığını görünce gözlerinizi şöyleeeee bir devireceksiniz. Oyuna başladığınızda size “çizgi roman gibi” kaktırılmaya çalışılmış, ama tembelce hazırlanmış sabit görseller ve cansız bir seslendirme ile bir kez daha hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Yanlış anlaşılmasın, bu tarz anlatıya sahip oyunlar oynadım ve başarılı örneklerini gördüm; isim de vereyim hatta: Bayonetta. Yani mesele sunum için seçilen teknik değil, bunun nasıl icra edildiği. Ha, bu arada Hellboy’u seslendiren sanatçının John Wick filmlerindeki başarılı aktör Lance Reddick olduğunun özellikle altını çizmek istiyorum. O bile durumu kurtarmaya yetmemiş.

Ceza gibi

Neyse efendim, oyuna başladık ve kontrol elimizde. Bir şey tuhaf görünüyor… Hellboy’un boşta beklerken animasyonu neden saniyede 10 frame gibi? Çizgi film tadında bir his versin diye kareler düşük mü tutulmuş acaba?(bakınız: Dragon Ball FighterZ, Guilty Gear) Yoo… bazı animasyonlar kesinlikle düşük kareye sahip değil. Yürüme animasyonu gözümü tırmalarken koşu bir nebze daha akıcı… hayır, hayır… Saldırı animasyonları neden bu kadar vasat, herkes neden kazık yutmuş gibi hareket ediyor? Oyunu oynamaya devam ediyorum… yarım saat geçti…bir saat geçti… hala aynı iki yaratık geliyor. Tek vuruşta inen minion tarzı tipler ve biraz daha mücadele isteyen büyük boy tipler…

Rogue-like elementlerin arkasına sığınmak da firmanın bir diğer çakallığı olmuş. Mekanlar için hazırlanan assetler o kadar basit ve çeşitlilik açısından az ki oyun aşırı lineer olsa bile bazen ne tarafa gideceğiniz konusunda kafanız karışıyor. Çünkü aynı şeylerle donatılmış çevre öğeleri kolaylıkla yön duygunuzu bozabiliyor. Prosedürel üretilen bölümler her seferinde size farklı bir bölüm tasarımı hissi vermekten çok uzak, dövüş mekanikleri çok tekdüze ve sıkıcı… Görseller kesinlikle Mignola’nın artistik görüşünden uzak. Neredeyse 15 yıl önce Wii’de oynadığım ve Mignola’nın meslektaşı Frank Miller’ın Sin City adlı eserinden esinlenilerek yaratılmış olan Madworld inanın bu oyundan çok daha şık görünüyor. Oyun sırasında bolca karşılaştığım grafik glitch’leri de cabası… Web of Wyrd’ın neresinden tutsak elimizde kalıyor özetle.

Koyu bir Hellboy hayranı olan birini bile bu derece kendinen soğutmayı başarmış olan Web of Wyrd’ı rogue-like seven ya da sevmeyen, Mignola’nın eserlerini uzaktan yakından bilen bilmeyen kimseye tavsiye etmiyorum. Action Brawler veya Rogue-Like bir sürü güzel oyun var. Gidin Hades oynayın, Cult of the Lamb oynayın, Dead Cells oynayın, ne oynarsanız oynayın ama bu oyunu oynamayın. Teşekkürler.

GENEL BAKIŞ
Görseller
5
Eğlence
4
Önceki İçerikWarioWare: Move It! İnceleme
Sonraki İçerikTales of Arise: Beyond the Dawn inceleme
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.
hellboy-web-of-wyrd-incelemeÇizgi roman veya filmlerden Hellboy'u tanımış ve sevmiş olanları üzecek, vasat bir yapım.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz