Birinci şahıs nişancı türü oyunlarının kökleri 1970’lere uzanıyor. Ancak bu türün günümüzde bildiğimiz modern hali 90’lı yıllarda id Software’in işe el atmasıyla ortaya çıktı. 1992 yılında yapılan Wolfeinstein 3D türe son şeklini verdi ve peşinden gelen tüm oyunlara öncülük etti. Ancak firma gerçek anlamda popülariteyi sonraki sene piysaya sürdükleri Doom ile yakaladı. Bu oyun birinci şahıs oyunları için o kadar büyük bir ilham kaynağı olmuştur ki uzun bir süre bu türde çıkan oyunlar “Doom klonu” olark anılmışlardır. İlk oyunun yeniden yapımı 2016 yılında, türünün kralı olduğunu hatırlatmak üzere piyasada yerini aldı ve büyük bir başarı yakaladı. Kudretine yakışır şekilde, en metal hali ile 4 sene sonra Doom Eternal de ilk oyunun üstüne çok şey katarak başarılı bir çıkış yaptı. Ancak 90’lardaki orijinal oyunların yeri hep ayrı oldu ve hala oyuncular tarafından ilgi görüyor. DOOM + DOOM II ile ilk iki oyun özüne sadık ama harika dokunuşlarla en cilalı haliyle bir kez daha karşımızda.
Doomguy ile bir macera daha?
Oyunlarda bilim kurgu / korku türünün en eski ve özgün örneklerinden olan Doom serisi, ismi bilinmediği için oyuncular tarafından Doomguy olarak anılan ana karakterin şeytani varlıklarla amansız mücadelesine odaklanıyor. Akıcı oynanışı, detaylı bölüm tasarımları ve ürkütücü düşmanlarıyla zamansız bir klasik haline gelen seri günümüze dek sayısız platformda boy gösterdi. Oyunlara uzaktan yakından ilgisi olan kimsenin Doom’u duymamış olmasına imkan vermiyorum. O nedenle asıl soruya odaklanalım: “Bu seferki sürümü farklı kılan ne?”
Öncelikle Doom + Doom II güncel sistemlerde, özellikle konsol tarafında orijinal olarak oynayabileceğiniz en iyi sürüm. PC / PlayStation 5 ve Xbox tarafında 4K native çözünürlük ve saniye başı 120 kare performansı veren oyun, Nintendo Switch’te de sistemin üst sınırı olan 1080p / 60 fps kombinasyonunu kusursuz bir şekilde uyguluyor. No Rest for the Living, Sigil ve Final Doom gibi ek paketlerin yanısıra ilk kez Doom + Doom II için hazırlanmış olan Legacy of the Rust da oyunculara taze bir deneyim yaşatmak için geliyor. Andrew Hulshult remixlenmiş parçalar oyunun ikonik melodilerini inanılmaz havalı bir hale getirmiş. Ayrıca isteğe bağlı olarak orijinal parçaları, hatta kullandıkları ses teknolojilerini bile özelleştirmeniz mümkün.
Çok oyunculu taraf da es geçilmemiş. Bethesda oyunun Deathmatch modu için 25 yeni harita eklemiş ve toplam sayı 43 olmuş. Çapraz platform destkleyen deathmatch ve co-op modları 16 oyuncunun bir araya gelmesine olanak tanıyor.
Oyunda en can alıcı nokta ise kesinlikle mod desteği. Doom inanılmaz yaratıcı modlar ile bambaşka hale bürünebilen bir yapım. Doom + Doom II oyun içi sunduğu mod desteği ile bugüne dek yapılmış modların önemli bir kısmına erişmenizi sağlıyor. Bu durum özellikle konsol tarafı için çok değerli.
Özetlersek elimizde her iki Doom oyunu için güncel, doğru noktalarda cilalanmış, özüne sadık kalınarak ek içerik dahi üretilmiş ve mod desteği ile eğlencenin limiti esnetilmiş nihai bir sürüm bulunmakta.
İşin ekonomik tarafına da değinirsek, daha önceden sisteminizde klasik Doom oyunu satın aldıysanız ücretsiz şekilde Doom + Doom II’ye güncelleyebiliyorsunuz. Xbox tarafında ise Game Pass sahipleri yine oyuna ücretsiz olarak erişebiliyor. Oyuna sahip değilseniz ya da bir abonelik servisinden değil de kalıcı olarak satın almak istiyorsanız da çok yüksek fiyat etiketine sahip olmadığını not düşeyim: Steam Türkiye fiyatlandırması 7 dolar (yaklaşık 240TL), Xbox’ta 285 TL, PlayStation’da 350TL, Nintendo Switch’te ise 10 dolar (yaklaşık 340TL). Güncel oyun fiyatları ile kıyasladığımızda bu kadar büyük bir klasikle nostaljik bir maceraya atılmak için makul bir bedel.