Günümüzde bazı oyunlar cidden amacını aşmakta, eğlenmekten bizi alıkoymakta. DLC kavramının zaten AAA oyunlara olan ilgimizi yitirmemize ve Indie oyunlara çekilmemize sağlayan katkısıyla Magicmaker’i oynarken bi hayli eğlendim. Oyunun kolay mekaniğinin, bulmacalarının eğlenceli olmasının, kendine ait bir mizah anlayışının olmasının ve büyük haritanın katkısının sayesinde koskoca 2 jenerasyon boyunca en çok eğlendiğim oyun bile diyebilirim. 2 milyon büyünün bulunduğu ve düşmanlarınıza 2 milyon farklı şey yapabileceğiniz bu “sevimli” rol yapma oyununa biraz daha yakından bakalım!
Peki, neden oyunun ismi Magicmaker?
Çünkü bir büyücüyüz! Aslında incelemeyi burda bitirsek biraz garip olabilirdi ancak… Neyse, şanssız minik büyücümüz kirasını ödeyemeyip bir güzel “git iş bul!” kıvamında evinden atılarak ona en iyi gelecek işi bulmaya gidiyor. Bulamazsa evsiz olacağı gerçeği de ortada. Eh, şansızlığın haliyle “koruma” ona en yakın iş çıkıyor. KORUMA! en yakındaki Büyücü Kolejine koruma olarak atanıyor.
Ancak kendini geliştirmesi için çeşitli materyaller aramak için yola koyuluyor, ki bu materyaller oyunun “Crafting” sistemine sağlam bir katkısı da oluyor. Materyallerin dışında kendinizi ilk başta efsun manyağı yaparken buluyoruz. Daha materyalleri keşfetmeden oyunda ilerledikçe güçlenebileceğinizi anlatan efsunlama sistemi de bi hayli insanın aklını alıyor. Bazı oyunlarda en gıcık olduğum -ki J-RPG’yi ne kadar sevsem de gıcık eden bir numaralı özelliği- kasılmak için bir sürü minik düşman (Creep deyip geçebilirdim) kesmeniz. Ancak bu oyunda ilerledikçe güçleniyoruz ve güçlenme hissi insanı iyi hissettiriyor. Cidden tek bir Spell’le o anki ekranda bulunan bütün Creepleri alt etmek paha biçilemez.
Oyunun incisi: Materyal Sistemi!
Peki bu materyalleri nerden buluyoruz ve cidden ne işe yarıyorlar? Materyalleri görevlerden sonra koleje döndüğümüzde elementlerle birleştirip (Kimya ROCKS!) yeni efsunlar yaratabiliyoruz. Yazınca farkettim de, cidden oyun insanı güç manyağı yapabilirmiş, oyunu oynadıkça daha çok güçlenmek istiyorsunuz cidden. Konumuza geri dönersek, bu materyalleri oyun içinde sandıklardan, düşmanlardan ve gizli yerlerden ele geçiriyoruz.
Bu arada efsunlayacağımız ana eşyalar değneğimiz, büyümüz ve kıyafetimiz. Bu üç ana eşyanın dışında tonla eşya olsada oyunun başında bulduğum zıplama efsununu hiç bir şeye değişmedim. Bu tür yan (eşya mı desem, efsun mu bilemedim) “şeyler” genellikte yanınızda dolaşan ufak bir simge ve değişik aksiyonlarda bulunmamızı sağlıyor, haliyle bulmacalarda epey bi yardımı oluyor.
Gerçek bir karargah, Dörwall Koleji.
Dörwall kolejinin biricik koruması olarak karargahımızda görevlere çıkmadan önce de sunulan bir seçeneğimiz, Crafting dahil, karakterin dış görünüşünü ayarlama gibi bir çok özellikte bulunuyor. Dış görünüşten bahsetmişken cidden elimizde pek çok kıyafet bulunmasa da, sempatik birşeyler çıkarabiliyoruz.Elinizde daha kaliteli materyaller bulunuyorsa, o an ki büyülerinizden feragat etmeden geliştirmenizi de sağlıyor üstelik. Ayrıca karargahımız diğer boyutlara açılan bir geçit ayrıca!
İsim ve kıyafet azıcık tanıdık geliyor ama…Zaten oyun kendini yeniden yaratılmış rastgele haritalarla yeni tutmakta. Belirli sayıda temalı haritalar var ancak sürekli görünümü ve görevleri değişmekte. Belkide günümüzde oynanan en çok oyunlardan biri olan Minecraft’ı da hala taze tutan özellikte bu olmalı. Yapımcıları ise “2014’te çıkan bir indie oyunda olması gereken özellik” olarak tanımlamış, doğrudur.
Milyonlarca yürek, Tek soru…
Peki asıl materyalleri nasıl düşüreceğiz! Genellikle oyun içi bulabileceğiniz materyaller D ve F’i geçmiyor, geçmeyecek! Asıl materyalleri görevlerde gemleri toplayarak açacağız. Genellikle bir düşmanın elinde bulunan bu gemcikler (höf, kelimeye bak.) her görevin sonunda gittiğimiz ödül haritasındaki kutuları açmamızı sağlıyor. Bu kutulardan biraz daha kaliteli malzemeler, materyaller ve geliştirmeler çıkıyor. Geliştirmeler ise daha çok büyüyü taşımamızı sağlıyor!
Peki ya 2 milyon büyü var desek?! 2 milyon sayamadık, ancak olması muhtemel. Bir saatinizi ayırdığınızda 50’den fazla efsun bulabiliyorsak, vardır. Peki bu kadar efsun birleşirse ne olur? Can çalma’dan tut, duvarlardan sekme özelliği olan büyüler karıştıkça liste uzuyor gidiyor. Şahsen bir de oyunun yaptığınız büyü sistemini paylaşma özelliği de var. Arkadaşlarınızın neler yaptığını görüp kendinizi geliştirmenizi sağlıyor ki başlı başına bir artı demek bu! Ancak zaten oyun boyu sizi alt edebilecek bir bölüm sonu canavarımız yok ki, bu bir göz boyama. Ama eksi değil, çünkü oynarken iyi hissetmenizi sağlıyor. Oyun size zorluk tanımıyor, oynadıkça gelişmenizi sağlıyor ve bunu cidden gözle görülebilir bir yöne çekiyor.
Öldürmeye kıyamayacağınız düşmanlar!
Ciddiyim, bazen o kadar sevimli şeyler atıyorlar ki önünüze. Başlığı çok doğru seçemedim ancak bu kısım oyunun ana direklerinden biri olan grafikle ilgili. Oyun 2D olunca haliyle grafikte pek kasmaya gerek yok. Ancak 2D oyunun gidebileceği en uçuk yönlere çekmiş olabilir. Fare hareketini takip eden ekran -ki bu da Doki Doki oyunlarındaki en güzel özelliklerden biriydi!- ve onca efektin bir araya gelmesiyle gerçek bir görsel şölen sağlanmış. Farkedilmeyecek gibi değil, oyun masal diyarlarından fırlamış gibi. Oyunun teması sizi oynadıkça oynamaya itiyor.
Aynı canavarı 3 kez önümüze çıkarsalarda sempatikliği elden bırakmıyorlar!Ancak grafik demişken oyunun eksik yönlerinin tek bulunduğu kısımada gelmiş bulunmaktayız. Kısıtlı ayar. Bilgisayarınız pek kuvvetli değilse sizi kanser edebilecek bir eski. Oyunda tıpkı bir konsolda oynuyormuş gibi çok kısıtlı ayar seçenekleri karşılaştım. Bilmiyorum başkalarının gözüne batar mı, ancak benim gözüme en çok batan şeylerden biri de bu oldu.
Batma derken oyun ikinci eksisini de göze batan grafik hatalarından yiyor. Gölgelerde kafayı yediği noktalar bulunmakta ve bi hayli göze batıcı. Kare gölgelerle karşılaştığımda tepkim bayağı sağlamdı ancak bu incelemeyi okuyacaklara bu sağlam tepkimden bahsetmek istemiyorum, etik değil. Ancak her ne kadar batıcı hataları da olsa, günümüzde eğlenmek için oynanabilecek en iyi oyunlardan. Magicmaker’i kesinlikle öneriyoruz!
Uzun lafın kısası…
Grafik ayarları ve değişik hatalardan başka eksisi olmayan, ancak rol yapma yönünden azıcık hafif kalsa da harika bir oyun olan Magicmaker ciddi açıdan bir AAA oyundan daha güzel. Zaten DLC ve Pre-Order çöplüğüne dönmüş AAA oyun topluluğundan biraz daha uzaklaşıp eğlenmek için oynamak istiyorsanız ücreti de pek fazla olmayan Magicmaker’a bir bakın diyorum. Tasty Studios’u tebrik etmek lazım. Bu arada o kare gölgelerin var ya ben…