Özgün yapısıyla kendi türünü icat etmiş olan Diablo serisi, oyuna adını veren şeytan ile insanlığın mücadelesini işliyor. İzometrik kamera açılı rol yapma oyunu durmak bilmeyen aksiyonu ve ganimet mekanikleri ile ünlü. Cehennemin bir türlü kapanmak bilmeyen kapıları her oyunda bize yüzlerce şeytanı boca etmiş ve zindandan zindana koşarak yılmadan hepsiyle defalarca kez kapışıp Diablo ile yüzleşmiştik. Serinin dördüncü oyunu 6 Haziran’daki büyük çıkışına hazırlanırken ben de iki beta fazı ve son olarak erken erişim süreci ile uzun bir yolculuk yaptım. Kendinize rahat bir yer bulun ve hikayeme hazırlanın; Diablo IV inceleme yazımda bu sefer bizi terörle titreten değil, kalbimizin derinliklerinde gizli en temel kötülüğü açığa çıkaracak olan Lilith ve isimsiz bir yolcuyu anlatacağım.

Kötülüğün anası: Lilith!

Diablo 3’teki olayların ardından geçen Diablo IV, bir grup yağmacının bilinçsizce Lilith’i dünyaya çağırmasıyla açılışını yapıyor. Lilith, oyuna ismini veren Diablo’nun da ait olduğu üç baş iblisten biri olan “Nefretin Efendisi” Mephisto’nun kızı. Melekler ve şeytanların sonsuzluğa uzanan savaşı sırasında Lilith, bir baş melek olan Inarius ile yakınlaşır ve bu birliktelikten nephalem adlı, insanlığın atası olarak nitelendirebileceğimiz ırkın ortaya çıkar. Hafızaları tazelemek için üçüncü oyundaki ana karakterimizin de bir nephalem olduğunu not düşeyim. Tabii böylesine tabu bir birliktelik ve meyvesi, türlü badirelere neden olmuş ve en nihayetinde Lilith’in ve nephalem’lerin zaman içinde yitip gitmesiyle sonlanır. Ancak insanlığın anası olan Lilith’i hala unutmayıp ona tapanlar, intikamı için ona yeni bir şans vermeyi başarıyorlar.

Lilith’in dönüşü insanlığın kalbindeki kötülüğün de uyanmasına sebep oluyor; zaten kendisinin de deyimiyle günah işlemek onların “doğumdan gelen hakkı”. Lilith’in peşinden şeytanlar da yeniden dünyada cirit atmaya başlıyor. İşte bu noktada ise olaylara biz, isimsiz bir yolcu olarak dahil oluyoruz.

Diablo IV hikaye anlatımı konusunda seriye yeni bir boyut getiriyor. Blizzard bize her zaman görsel kalitesi yüksek, gaza getirici sinematikler sunan bir firma olsa da oyun içi sunum konusunda çok sade kalıyordu. Genellikle NPC’lerin karşısında dikilip diyaloglarını tükettikten sonra sıradaki zindana koşturmaktan ibaret bir anlatı söz konusuydu. Diablo IV’te ise bahsettiğim sinematiklerin yanı sıra oyun içi görseller ile sunulan, kendi karakterimizin de dahil olduğu bir sürü ara sahne de mevcut ve bu sahneler hem hikaye aktarımı hem de atmosferi tamamlama açısından sinematiklerden daha da önemli. Yan karakterler ve hikayenin dönüm noktaları bu yeni anlatı ile çok daha etkili bir hale gelmiş. Henüz oyunun başında karakterimizin yaşadığı badireler bile sizi bir sonraki bölgede neler olacağını merak ettirip heyecanlandırmayı başarıyor.

Sınıflar

Diablo IV, 5 karakter ile geliyor. Her sınıf kendine özel yetenek ağacı, oynanış stilleri, güçlü ve zayıf noktaları  ile farklı bir oyun deneyimi yaşatmayı başarıyor.

Barbarian:  Kaba gücü ile öne çıkan kahramanımız 4 farklı silah tipini aynı anda kuşanabiliyor. Çift elle büyük ve ağır silahları, ya da her iki eline ayrı ayrı iki silah alarak seri vuruşlar gerçekleştirebiliyor. Kullandığınız yeteneklere göre de silah değiştiren barbarın kuvvetli vuruşları ise Fury adlı bir mekaniğe bağlı. Savaştıkça dolan, boşta kaldığında azalan Fury barını efektif kullanmak düşmanları silip süpürmek için hayati önem taşıyor. Yakın dövüş odaklı bir sınıf olduğu için dayanıklılığı da en yüksek sınıflardan biri.

Sorceress: Büyücümüz buz, yıldırım ve ateş gibi elementlere hükmederek düşmanlara uzaktan hasar veren, sağlığı ve savunması az ama yüksek hasar verebilen bir sınıf. Ayrıca zor durumlardan sıyrılmak için büyülü zırhlar kullanabiliyor, savaşlarda ek hasar yaratacak sihirli canavarlar çağırabiliyor. Yeni başlayanlar ya da yakın dövüşte panikleyenler için ideal bir sınıf diyebilirim.

Rogue: Hem uzak menzilde hem de yakın dövüşte etkili, çevik bir kahraman. Hızlı, tuzaklarla düşmanları tökezletebilen ve zayıf noktalarını hedefleyip kolayca kritik saldırılar yapabilen Rogue seri oynanışına adapte olabilir ve yüksek seviyelere taşıyabilirseniz çok ölümcül bir sınıf. Arbalet veya hançer odaklı yeteneklere yönelmeniz ile oldukça farklı yapılara bürünebilen bu sınıf eli bu tarz oyunlara yatkın, deneyimli oyunculara hitap ediyor.

Druid: Doğanın içinden gelen durdurulamaz bir güç. Druid’ler büyücüler gibi belirli elementlere hükmedebiliyor, ayrıca kurt, kuş gibi hayvanları da savaşta kullanabiliyorlar. Kurt ve ayı olmak üzere kendisi de hayvana dönüşebilen Druid ağır hasar ve dayanıklılık harmanı bir sınıf. Betada çok parlamayan ama nihai sürümde oldukça sağlam bulduğum bu sınıf ile hem hayvan hem de büyü rotasını denedim ve ikisi de ayrı keyifliydi. Özellikle eline tokmak verip etrafa yıldırımlar yağdırdığımda kendini Thor gibi hissettim.

Necromancer: Özellikle Diablo 2 oynayanların ilk dikkatini çekecek olan sınıfımız Necromancer, ölüleri dirilterek yanında savaştıran, uzak menzil büyülü saldırıları ve düşmanı güçsüz bırakan lanetleriyle savaşlarda adeta bir ordu gibi esen, gürleyen bir sınıf. Necromancer ilk seviyelerde yanında 5 tane savaşçı iskelet gezdirebilirken, sonradan 3 tane büyücü ve daha ileri seviyelerde ise bir tane de golem çağırarak yanında 9 kişilik bir çete ile geziyor. Bazı ekipmanlar iskelet sayımızı daha da artırabiliyor. Tabii bu dengede tahmin edebileceğiniz üzere biz biraz daha işin geri planında kalmak durumunda olan kırılgan bir yapıdayız. Ana stratejiniz bize adeta duvar olacak iskeletlerimiz öldükçe yenilerini oluşturmak, uzaktan düşmanı zayıflatmak ve bitirici vuruşları yapmak olacak. Dilerseniz isketlerinizi feda edip bazı niteliklerinizi daha da kuvvetlendirmeniz de mümkün.

Karanlık estetik

Diablo 3 çıkış döneminde renkli yapısı ve yetenek ağacındaki çeşitliliğin basitleştirilmesi ile olumsuz yönde eleştirilmişti. Tabii ki yapımcı firma Blizzard şikayetleri dinleyerek mümkün mertebe çözüm getirdi, ama herkesi de memnun edememişti. Özellikle Diablo II’deki karanlık atmosfer ve oynanış mekaniklerindeki derinlik çok özlenmişti. Diablo IV hem sanat yönetimi hem de görsel kalite açısından serinin şanına yakışır bir yapıya tekrar bürünmüş. Karanlık ve kasvetli tonlar dönüş yapmış.

İlk kez açık dünya sistemine geçen Diablo IV, oldukça büyük ve kapsamlı bir dünya sunuyor. Düzinelerce kasaba, zindan ve etkinlik barındıran harita o kadar büyük ki oyuna binek sistemi de eklenmiş. Ancak ilk atınıza kavuşmak için Act 3’e ulaşmanız gerekmekte. O vakte kadar en büyük yardımcınız ise yine eski oyunlardaki waypoint ve teleport sistemi olacak. Yeni bir yer keşfettiğinizde mutlaka oraya açılan geçidi aktif edin. Uzun ve amansız yollarda koştururken karşılabileceğiniz sayısız yan görev ve etkinlik var. Etkinlikler anlık gerçekleştiği için sayısı ve çeşitliliğini kestirmek güç, ancak standart bir keşif gezisinde bile aksiyonsuz bir an yaşamıyorsunuz diyebilirim. Zindanlar da yine o özlemini duyduğumuz karanlık ve tehditkar yapılarıyla geri dönmüş. Tabii ki serinin olmazsa olmazı ganimet (loot sistemi) de yine çok iyi ve daha iyi bir silah ve zırh için yüzlerce şeytanla kapışmak hiç bir zaman sıkıcı olmuyor.

Belirli zindanlar sınıflara özel yeteneklerin kilidini açıyor ve bu bonuslar açacağınız diğer karakterlerinize de etki ediyor. Online yapıda olan oyun bize sürekli yenilikler sunacağı için keşif ve mücadelenin dibi yok diyebilirim.

Paragon sistemi

Diablo IV’te yetenek ağacımız dallanıp budaklanıyor ve aynı sınıf içinde birbirinden farklı yapılarda karakterler geliştirebildiğinizden bahsetmiştim. Altın kullanarak yetenek ağacımızı sıfırlayabildiğimiz için düzinelerce kombinasyonu, oynayış tarzınıza en uygun olanı bulana kadar denemek mümkün. 50. seviyeden sonra gelen Paragon sistemi ile bu durum daha da detaylanıyor. 50 ve 100. seviyeler arasında, her seviyede 4 puan olmak üzere toplamda 200 paragon seviyesi kazanacaksınız. B Puanları Paragon Board adlı, çok sayıda yetenek ile dolu bir tahta üzerinde harcayacak ve her açtığınız node ile kendinize bir sonraki board’a giden bir patika oluşturacaksınız. Her board normal, magic ve legendary node’lara sahip ve kahramanınıza farklı özellikle kazandırıyor. Node’ların yanısıra seviyesi artırılabilen Glyph’ler de bulunuyor. Bunları geliştirmek için Nightmare Dungeon adı verilen üst seviye zindanları tamamlamanız gerekmekte. Glyph’ler kendileri ile alakalı node’ları da kuvvetlendirdiği için board’larda en çok dikkat etmeniz gereken kısım.

Diablo 3’ün aksine kazanabileceğiniz Paragon seviyesi sınırlı, yani board’larda yer alan her şeyi elde edemeyeceksiniz. Yetenek ağacı gibi paragon puanlarınızı da resetleyebiliyorsunuz ama maliyeti çok yüksek. O nedenle iyi düşünerek ve planlayarak ilerlemenizi öneririm.

 

İlk kez PC ile konsol sürümü aynı anda çıkış yapacak

Diablo serisi hep PC odağında geliştirilmiş bir yapımdı. Serinin emektar oyuncuları için bu tür oyunlar hep klavye ve mouse ikilisi ile anılır. Önceki oyun, Diablo III PC’deki çıkışı üzerinden bir sene sonra konsollara gelmişti. Diablo IV ise PC ve konsollara aynı anda, 6 Haziran’da çıkışını gerçekleştirecek. Bu da tabii ki ilk kez yapım sürecinde konsolların da odak noktaya taşındığının bir işareti. Peki Diablo IV, PC ve konsol tarafında nasıl bir performans sergiliyor? Belirli kriterler üzerinden bir değerlendirelim:

Görseller & Performans
Diablo IV, oldukça yüksek detaylı görseller ve kasvetli atmosferi başarı ile yansıtan ışıklandırması ile dikkatleri çekiyor. Oyunda Ray Trace gibi teknolojiler desteklenmiyor, ancak sanat yönetimi ile de zaten bunun yokluğunu hissetirmiyor.

Oyunun PC sistem gereksinimleri de şu şekilde:

Minimum:
İşletim Sistemi: 64-bit Windows 10
İşlemci: search Intel Core i5-2500K veya search AMD FX-8100
Bellek: 8 GB RAM
Grafikler: NVIDIA GeForce GTX 660 veya search AMD search Radeon R9 280
DirectX: Sürüm 12
Depolama alanı: 45 GB kullanılabilir alana sahip SSD

Önerilen:
İşletim Sistemi: 64-bit Windows 10
İşlemci: Intel Core i5-4670K veya AMD R3-1300X
Bellek: 16 GB RAM
Grafikler: NVIDIA GeForce GTX 970 veya AMD Radeon RX 370
DirectX: Sürüm 12
Depolama alanı: 45 GB kullanılabilir alana sahip SSD

Diablo IV, yeni nesil konsollara PC’den geri kalmayan düzeyde görseller ile geliyor. PlayStation 5 ile Xbox Series X kullanıcıları 4K çözünürlük ve saniye başı 60 kare ile oyunu sistemin sunduğu en üst performansta oynayabilecek. Eski nesil konsollar da pas geçilmemiş, ama oldukça eskimiş olan donanımları nedeniyle performans limitleri mevcut. PlayStation 4, 1080p çözünürlük, Xbox One ise 900p çözünürlük verebiliyor ve iki konsol da saniye başı 30 kare ile sınırlı. Xbox Series S ise çözünürlükte 1080p iken kare hızında 60’ı yakalayabilmiş.

Cross Play & Cross Save

Diablo IV platformlar arası kayıt ve oynanış destekliyor. Cross Save özelliğinden yararlanmak için geliştirici firma Blizzard’ın Battle.net sistemine kayıt etmeniz yeterli. Konsol ve PC hesaplarınızı Battle.net hesabınıza bağlamanız halinde istediğiniz platformdan oyununuza anında devam edebiliyorsunuz. Diablo IV ayrıca PC ve konsol oyuncularının bir arada oynamasını sağlayan Cross Play özelliği ile de geliyor. Arkadaşlarınız hangi tarafta olursa olsun beraber oynayabilmek çok güzel. Betada PC platformunda bulunan arkadaşımla Battle.net mobil uygulamasını kullanarak oyun içi chat yaparak beraber zindanların tozunu attırmak oldukça keyifliydi.

Gamepad VS keyboard & mouse

Gelelim en önemli tartışmaya. Diablo PC ile anılan bir seri ve akıllara direkt klave ve fare ikilisini getiriyor. Fare ile kolaylıkla düşmanları hedef alabilme, klavyedeki kısayollar ile yetenek ve büyülerimizi kullanma gibi bir çok fonksiyon klavyede parmaklarımızın ucunda. Peki, durumlar dualsense kontrolcüde nasıl? Betanın ikinci fazını ağırlıklı olarak konsolda deneyim etmemin sonucunda diyebilirim ki, klavye ve fareyi aramıyorsunuz.

Blizzard mümkün olan en efektif şekilde tuş dizilimini ayarlamış. Fare ile tıklamak yerine sol analoğu kullanarak kahramanımıza yön veriyoruz. L1 tuşu iksirimize adanmış. Yuvarlak ise klavyedeki boşluk tuşunun yerini almış, yani kaçmak için kullanıyoruz. Yeteneklerimizi ise X başta olmak üzere, kare, üçgen, R1, R2 ve L2 tuşlarına yerleştirebiliyoruz. Dpad tuşlarına da kasabaya ışınlanma, oyuncu reaksiyonları gibi yanlar fonksiyon bırakılmış.  Bunlar temel ayarlar, ancak Blizzard bize istediğimiz tuşu istediğimiz niteliğe bağlama konusunda özgür bırakmış. İsterseniz sağ ve sol analog çubukların fonksiyonlarını bile tersine çevirebiliyorsunuz.

Hedef alma konusunda da analog tuşlar oldukça rahat bir şekilde çalışıyor. Örneğin uzak menzil bir saldırı tuşuna basılı tutarak analoğu çevirdiğinizde karakterinizi istediğiniz yöne odaklayabiliyorsunuz. Kalablık durumlarda ise yakın olan düşmanlara saldırırken kontrolü benden almayan, ama gamepad limitasyonlarını da dengeleyen hafif bir auto aim desteği hissettim ve gayet başarılıydı. Özetle aksiyon tarafında gamepad kullanmanın hiç bir dezavantajını hissetmedim.

Türkçe dil desteği!

Çıkış dönemine doğru Blizzard ilginç bir sürpriz yaparak Türkçe dil desteğini duyurdu. Diablo IV, hayranlarına ve Türkiye’deki topluluğa, karanlığın ordularıyla kendi ana dillerinde savaşma şansı sunacak. Sadece metin bazlı olsa da firmanın bizi düşünmesi çok güzel. Dil ayarını oyunun ilk açılışındaki yapılandırmadan ayarlayabiliyorsunuz. Eğer sisteminizde Türkçe saptanırsa otomatik olarak Türkçe gösterecek. Dilerseniz orijinal diline de çevirebiliyorsunuz.

Diablo IV, iki beta fazı arından tam sürümü ile beni ekran başına çivileyen bir oyun oldu. Zaten başarılı olan formülü aynen korunmuş ve üçüncü oyunda eleştirilen özelliklerden arındırılarak daha özüne sadık, karanlık ve heyecanlı bir oyun hazırlanmış. Açık dünya ile büyüyen ve zenginleşen yapısı da cabası.

Diablo IV 6 Haziran’da bizi şeytanlarla amansızca mücadeleye davet ediyor.  Oyun PlayStation 4 & 5, Xbox One, Series X/S ve PC platformlarında çıkışını gerçekleştirecek.

GENEL BAKIŞ
Görseller
9
Hikaye / Sunum
9
Oynanış
9
Ses / Müzik
9
Atmosfer
9.5
Eğlence ve Süreklilik
9.5
Önceki İçerikSILENT HILL: Ascension için yeni fragman yayınlandı
Sonraki İçerikMortal Kombat 1 oynanış fragmanı yayınlandı
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.
diablo-iv-inceleme Yüzlerce saat oynanış, binlerce düşman, sayısız ganimet. Diablo bağımlılık yapan eşsiz formülü ve büyüleyici atmosferi ile geri döndü.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz