Dark Souls III İnceleme

“ Işığımız, ilk ateşimiz sönüyor…ve bir zamanlar kendilerini o ateşe feda eden Külün Efendileri tahtlarını terketti. İsimsiz, lanetli, köz olmaya bile layık olamamış ölümsüz!  Doğrul ve efendileri tahtlarına döndür! “

Küllerin İçinden Son Diriliş

2009’da From Software’in PlayStation 3’e özel olarak geliştirdiği karanlık fantezi temalı aksiyon rol yapma oyunu Demon’s Souls eşsiz atmosferi ve en iddialı oyuncuları bile umutsuzluğa düşürebilen zorluğu ile o dönem Sony’nin satmaz yargısına karşın büyük beğeni toplamış ve harika bir serinin önünü açmıştı (serinin sonraki oyunları Dark Souls adı altında devam etti).  Eklenen her oyun ile birlikte hayran kitlesi de gitgide büyüyen seri zorluk, karanlık atmosfer ve derinlemesine araştırmadığınız takdirde kapalı bir kutu gibi olan senaryo gibi faktörlerden hiç ödün vermeden istikrarlı şekilde devam ederek adeta kendi türünü oluşturmayı başardı.  Ölmelere doyamadık ve günümüz oyunlarının aksine hiç bir şekilde oyuncunun elinden tutmayan bu seriyi çok sevdik. Ancak serinin mimarı Hidetaka Miyazaki bu yoğun sevgiye rağmen seriyi tadında bırakma kararı aldı ve üçüncü oyunun son oyun olacağı duyruldu.  Üzüldük ama büyük umutlarla da bekledik yeni oyunu. Pekiyi 12 Nisan’da kavuştuğumuz Dark Souls III muhteşem seriye görkemli bir final olabildi mi? İncelememizde bu konuyu bolca irdeleyeceğiz.

Çok kapsamlı bir arkaplanı olan, ancak oyuncuların detaylara ulaşmak için kıvrandığı oyunlardan Dark Souls. Güneşin efendisi Gwyn’in ejderleri yenilgiye uğratıp ateş çağını getirmesi ile başlayan öykümüz, seçilmiş ölümsüzlerin ilk ateşi canlı tutarak döngüyü devam ettirmesi üzerine kurulu. Dark Souls III’te Külün Efendileri olarak adlandırılan bu fedakar savaşçıları tahtlarına geri döndürmek ve ateşi yeniden kuvvetlendirmekle yükümlü bir karanlık kahramanı kontrol ediyoruz. Önceki oyunlarda olduğu gibi ismini, tiplemesini ve sınıfını tamamen bizim belirlediğimiz kahramanımız ile yine zorlu mücadelelere girişecek, bolca da öleceğiz. Henüz karakter yaratma ekranında Hidetaka Miyazaki’nin bir önceki büyük projesi Bloodborne’un görseller üzerindeki etkilerini ağır şekilde görebiliyoruz; Dark Souls 2’ye kıyasla çok daha cilalı durmaktalar. Ancak karakterimi oluştururken bir konuda çok canım sıkıldı: sakal modelleri gerçekten vasat olmuş bu sefer. DS2’dekileri aradım adeta. Karakter yaratma ekranında tiplemenin yanısıra seçtiğimiz sınıflar, seriye aşina olanlar iyi bilir, o kadar da önemli olmaz genelde. Zira oyunda sonradan verdiğimiz puanlar ile karakterimiz asıl şeklini alır. Dark Souls 3 ‘de ise biraz farklı bir durum söz konusu. Mesela eski oyunlarda Cleric açmazsanız bile kısa sürede heal büyüsüne erişim kazanabiliyor ya da sizi oyunun büyük bir bölümünde idare edebilecek silah ve zırhları erken toparlayabiliyor ve karakterinize level atlattırmak dışında pek kaygınız olmuyordu. Ancak yeni oyunda bazı eşya ve büyülere uzun bir süre erişemeyebiliyorsunuz. Mesela Heal büyüsü sadece Cleric ile başladığınız takdirde oyunun başlarında emrinizde olacak, diğer karakterler ise  daha zayıf bir versiyonu olan Heal Aid ile idare etmek zorunda kalacaklar. Özellikle büyü öğreten NPC’lerin çok iyi gizlendiğini ve ilk oynayışınızda bazılarını mutlaka pas geçeceğinizi de şimdiden söyleyeyim 🙂 Mesela inceleme için yaptığım maraton sırasında Pyromancer arkadaşı fena şekilde kaçırmışım ve oyunun sonlarında yaptığım bir geri dönüşten keşfedebildim kendisini.Sınıfları tanıtmadan önce oyunun level atladıkça puan verip karakterimizi geliştirdiğimiz statlere kısa bir bakış atalım (diğer sayfaya geçin)