Salt and Sanctuary – İnceleme

Geliştirici Ska Studios
Yayımcı Ska Studios
Platform PC, PlayStation 4
Çıkış Tarihi 17 Mayıs 2016
Tür 2B Dark Souls
Mod Tek Oyuncu, Yerel Çok Oyunculu


Dark Souls
‘u bilmeyen yok. Zorluğu ile kimilerine bilgisayarını ya da konsolunu kırdırtan, kimilerinin kafasında saç bırakmayan (benimkinin sebebi bu değil ama) bu oyun; ne kadar dar bir kitleye hitap ettiği düşünülse de başarıya ulaştı. E tabii ki böyle başarılı bir oyun olunca da bağımsız yapımcılar durur mu, yapıştırmış cevabı: Salt and Sanctuary.

Ben seni bir yerden hatırlıyorum ama…

Salt and Sanctuary kısaca özetlemek gerekirse 2 boyutlu bir Dark Souls. Tabii ki bu cümle kadar birebir kopyası değil ama, mekanik açısından oyunlar aynı. Bu oyunda da sürekli ölüyoruz, “tuzlarımızı” kaybediyoruz, düşmanlardan savrulmaya çalışıp doğru anda vurmaya çalışıyoruz; yani oyun acımasız. Dikkat istiyor.

salt_and_sanctuary_inceleme-yaziici1

Oyuna başladığımızda karakter yaratma ekranı bizleri karşılıyor. Yeterli düzeyde kişiselleştirme sunan bu ekran saç, sakal, ırk gibi seçimler sunuyor. Yandan gördüğümüz bir karakter için gayet yeterli. Önemli olan kısım ise tabii ki sınıflar. Sınıflar gayet yeterli ki; klasik “Knight, Paladin, Mage” dışında “Chef” var. Evet, bildiğiniz yemek şefi. Elinizde kepçe, üstünüzde mutfak önlüğü ile oyuna başlıyorsunuz. Ekstra zorluk için birebir. Çok sevdim.

Oyun bir gemide başlıyor. Hikayeye giriş yaptığımız bu bölümde, gemide biraz ilerledikten sonra bizi hemen bir boss karşılıyor. Bu boss’u yenme ihtimaliniz var bu arada. Eğer yenerseniz oyun hemen bitmiyor bu arada, onu söyleyeyim. Asıl oyuna başlarken bazı ödüllere sahip oluyorsunuz fazladan. Asıl kısım gemiden sonra, karaya vurduğunuz yerde başlıyor.

Gemi sahnesinden sonra kendimizi karaya vurmuş bir şekilde buluyoruz. Bilmediğimiz bir ada burası. Biraz ilerliyor ve biriyle karşılaşıyoruz. “Tanrı var mı hacı?” tarzında soru soran bu sevgili NPC arkadaşımız, bize oyundaki inancımızı soruyor. Bu inançlar oyuna çok büyük etkiler etmese de azıcık yön veriyor. Seçtiğiniz sınıfa göre inancınızı seçmek size ekstralar kazandırabiliyor. Bazı inançlar ise oyunda sonradan açılıyor ve inancımızı değiştirebiliyoruz. Bir inancı seçtiğimiz de doğal olarak diğerinden çıkmış oluyoruz fakat eskisine de geri dönebiliyoruz. Anlayacağınız hangisi işinize geliyorsa onu seçebilirsiniz.

salt_and_sanctuary_inceleme-yaziici2

Neye inandığımızı belirledikten sonra da oyuna ismini veren “Sanctuary” yani tapınağa geliyoruz. Burası bir nevi evimiz. Kazandığımız “salt” yani tuzlarımızla buradan seviye atlıyor, yeteneklerimizi burada geliştiriyor ve sevgili NPC’lerimizle burada iletişime geçiyoruz.

Tapınaktan çıktıktan sonra ise asıl dünya bizi karşılıyor.

Ameliyatlı yerime vurmayın

Oyun zor. Bence bir Dark Souls kadar değil ama yine de zor. Bir hatanız affedilmiyor. Yanlış tuşa bastığınızdan dolayı hemen ölebiliyor, tuzlarınıza ve altınlarınıza elveda diyebiliyorsunuz. Oyun “zor” olduğunu atmosferiyle size hissettiriyor. Menüden itibaren bir şeylerin ters gideceğini seziyorsunuz. Siyah-beyaz ağırlıklı görseller, gerilimli müzik. Bu konuda gayet başarılı bir iş ortaya konmuş.

Oyunda öldükten sonra dediğim gibi tuzlarınızı kaybediyorsunuz. Bu tuzları tekrar kazanmak içinse öldüğünüz yere tekrar gitmeniz gerekiyor. Yolda ölürseniz tüm tuzları kaybediyorsunuz. Ayrıca her ölümden sonra seviyenize göre altın harcıyorsunuz. Bu altın öldükten sonra sizi kurtaran arkadaşın cebine gidiyor.

salt_and_sanctuary_inceleme-yaziici3

Oyundaki yetenek ağacı çok detaylı, rol yapma ögeleri barındıran bir oyundan tabii ki beklediğimiz bir şey, ancak; öyle bir sunmuşlar ki içinde kayboluyorsunuz. Her yetenek tek bir pencereden gözüküyor ve neyin ne olduğunu anlamak zor. Tek tek gezmeniz gerekiyor. Bu kısım hoş olmamış. Bazen “eeeh” diyip üstünde pek düşünmeden yetenekler seçtiğim oldu.

Bosslar beklendiği gibi, yaratıklar alıştığınız türden. Hepsinin ayrı ayrı güçlü olduğu ve zayıf olduğu noktalar var. Bu kısım beklenildiği gibi olmuş, ne az ne de fazla. (Ufak bir not olarak da şamdan görürseniz bilin ki boss’a geliyorsunuz…) Tek canımı sıkan durum öldürdüğünüz düşmanların çok çabuk yeniden doğması. Bir binayı temizliyorsunuz, iki adım binadan çıkıyorsunuz… Ama o da ne? Tüm bina tekrar yaratık dolu. Oyunu kapattıktan sonra tekrar açınca bu olsa anlarım ama, aynı oyun seansında olması; hele bu kadar yakın zamanda olması anlamsız. Yetenek ağacında da olduğu gibi burada da oyun bana “eeh” dedirtti.

Oyunun kontrollerinde bir gariplik var. Ben mi kontrolcüyü yanlış kullanıyorum, oyundan mı tam çözemedim. Bazen bastığınızı algılamıyor gibi bir durum söz konusu; tam anlatamadım ama istediğinizi bazen tam yapamıyorsunuz. E oyun zaten zor, hata affetmiyor. Sonra Alt+F4 yapıyorsunuz.

salt_and_sanctuary_inceleme-yaziici4

2 Boyutun gücü adına.

Salt and Sanctuary bağımsız olarak 2 boyuta güzel aktarılmış bir Dark Souls olmuş. Atmosfer ve müzikler gayet güzel. Mekanikler konsepte iyi yedirilmiş. Birkaç kusuru var ama çok dert edilecek şeyler değil demek isterdim ama kontrollerle ilgili sorun cidden can sıkıyor. (Bunun nedeni belki benim beceriksizliğimdir…)

Oyunla ilgili tek düşüncem halihazırda Dark Souls oynayan biri bu oyunu neden oynasın? Çünkü oyunun getirdiği bir yenilik ya da türün üstüne koyduğu bir şey yok. Aradaki tek fark boyut. Aklıma gelecek tek senaryo Dark Souls’a paranızın yetmemesi… Belki de Dark Souls’u yediniz, bitirdiniz, daha yapacak bir şey kalmadı; o zaman bir göz atarsınız bu oyuna. Ancak bunun dışında Dark Souls’a zaten erişebiliyor ve oynuyorsanız pek de farklı bir şey bulamayacaksınız…

GENEL BAKIŞ
Oynanış
7
Görseller
8
Ses/Müzik
8
Eğlence
7
Önceki İçerikBard’s Gold, Yeni Nesil Konsollara Çıkan İlk Yerli Oyun Olmaya Hazırlanıyor
Sonraki İçerikWatch Dogs 2’nin ilk videosu yayınlandı; duyuru tarihi verildi!
Makine ve otomotiv mühendisi, aynı zamanda yılların oyuncusu. Arada kamyonculuk yaptığı iddia edilmektedir.
salt-and-sanctuary-incelemeDark Souls yoksa Salt and Sanctuary oynasınlar...

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz