Sabri Erkan (agunZagun) Röportajı

B.T.: Sabri Erkan kimdir? Hangi okulu okumuştur? Ne iş yapar? Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

S.E: 19 yaşında, Youtube’da saçmalamayı seven bir insanımdır. Çoğunuzun düşündüğünün aksine de videolar dışında sessiz sakin, kendi halinde müzik dinleyen, oyun oynayan biriyim. 18 yılımı Adana’da geçirdim, ki neredeyse Adana’nın her yerini gördüm taşınmaktan; şu an da İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Dilbilimi bölümü okumaktayım. Röportaj yaptığınız çoğu Youtuber’ın aksine de benim bilgisayar olayları ben 7. Sınıftayken başladı. Oyundan daha çok müzik bir parçam aslında.

B.T.: Ne tarz müzik dinlersin sevdiğin bir kaç sanatçıyı paylaşır mısın?

S.E: Arabesk Rap dışında genellikle kulağıma hoş gelen her tarzı dinliyorum, ne yalan söyleyeyim. Tek bir tarzı dinlemek biraz saçma geliyor bana. Küçükken ben de o kafadaydım, hani olur ya “Ben Rock’çıyım ya Rap ne?” falan diyenler… Öyleydim işte. Sonra baktım, çok saçma bir hareketmiş meğerse =D. Özellikle grup/müzisyen belirtmem de gerekirse Radiohead, Bassnectar, Alice in Chains, Nirvana, Rage Against the Machine, Living Colour, Stone Temple Pilots ve Gorillaz diyebilirim.

B.T.: Futboldan hoşlanır mısınız? Tuttuğunuz bir takım var mı?

S.E: Eskiden, bayağı bir eskiden bahsediyorum ama, ilgim vardı. Şimdi pek bir alakam yok, daha çok basketbol aşığıyım. İlgim olduğu dönemlerde de Galatasaraylıydım.

B.T.:  Hardcore bir oyuncu musun?

S.E: Yoooook, yok yok yok. Alakam yok. Genelde oyunları eğlenmek için oynuyorum. Oynadığım insanlar öyle oynamayınca (çoğu kendine “Hardcore oyuncu” diyor) da sıkılıyorum oynamaktan. Tamam, rekabet iyidir hoştur da bir oyunda yenildin diye tanımadığın birinin sülalesine sövmek de çok tuhaf geliyor. Ve bunlar “Hardcore oyuncu” diyor kendine. Eğer “Hardcore oyunculuk” öyle bir şeyse benim alakam yok.

B.T.: Seni en çok ne kızdırır?

S.E: Ahahahaha, bayağı tuhaf oldu bu soru. Hiç düşünmemiştim üstünde, şimdi düşününce aklıma direkt yalan geliyor. Hele bir de yalan söyleyenin aslında ne yaptığını/söylediğini bilip de yalana devam etmesi iyice çileden çıkarıyor beni. Bir de bir konu hakkında bilip bilmeden sallayanlara acayip sinirlenirim.

B.T.: Anladığım kadarıyla müziğe ayrı bir ilgin var J Çaldığın bir enstrüman var mı? Hangi kişi ya da grupları dinliyorsun?

S.E: Dediğim gibi, müziğin gerçekten hayatımda ayrı bir yeri varı. Küçüklüğümde evde Nirvana, Metallica, Aerosmith kasetleri bulduğumu hatırlarım J. Elektro gitar, klasik gitar ve bağlama çalmışlığım var. Onların yanı sıra bas gitarda ve bateride iyiyimdir. Eğer enstrümandan sayabilirsek FL Studio’yu da bilirim =D. Grupları da yukarda söylemiştim ama benden öneri bu sorunun o kısmını silin =D.

B.T.: Kendinizi 3 kelimeyle tanımlayın dersek?

S.E: Haydiiiii… Görücüye çıkmış gibi hissettim bir anda. Yoksa Başlat Tuşu bizi everecek mi? 😛 Bir de şöyle bir sorun daha var, bir insan nasıl kendini tanımlayabilir ki? Başkalarına bırakmak lazım bunu aslında ama röportaj sorusu olduğundan dolayı cevaplayayım bari: Müzik, basketbol, Didi =D.

B.T.: Star wars mu? Star trek mi?

S.E: Star Trek’in de yeri ayrıdır ama Star Wars diyeceğim.

B.T.: En sevdiğin oyun türü nedir?

S.E: Küçüklüğümden beri platform ve puzzle oyunlarını sevmişimdir. Onun yanı sıra da futbol oyunları dışında spor oyunlarını severim. Geçen mesela Virtua Tennis 4’e sarmıştım bayağı. Bir de bir Half-Life fanboyu olarak FPS demem lazım ama o kadar da hastası değilim. Half-Life’ı ayrı bir tür olarak sayalım bence =D.

B.T.: İlk göz ağrın hangi oyundu?

S.E: Daha önce de anlatmıştım bunu canlı yayınlarda, bilgisayarda ilk oynadığım oyun olan Half-Life. O zamandan beri (ki 1998-1999 olması lazımdı) hastasıyım ilk göz ağrımın

B.T.: Youtuber röportajlarında klişe haline gelen sorumuza geldik.  Youtube’da video çekmeye nasıl başladın?

S.E: Bekliyordum bu soruyu evet =D. 2010 gibilerinde acayip derecede Toby Turner izliyordum, Tobuscus adıyla da biliyorsunuzdur. Onun vloglarına özenip birkaç vlog çekmiştim zamanında. Şimdi o videolardan da, kanaldan da eser yok. İşte bir yıl sonrasında Toby Turner’ın oyun kanalı TobyGames’e bayağı sarmıştım, onu izlerken “Ben neden yapmayayım ya böyle bir şey?” dedim. Türkçe de pek bulamamıştım o dönemde. Ara sıra videolarımda bana eşlik eden Cihan’ın da gazıyla başladım işte. Tabii bunun yanı sıra Göktuğ (Yüksel) abimizin de bayağı etkisi vardır üstümde. Hatta geçen yaz mail atmıştım kendisine, kanalımı beğendiğini söyleyince havalara uçmuştum =D.

B.T.: Senin için Türk oyun sektörünün durumu nedir? Geliştirilmeye yönelik neler yapılabilir?

S.E: Yorumumu yapmadan önce sizlere belirtmem gereken bir şey var, elimden geldiği kadar takip etmeye çalışıyorum, pek bir sağlıklı yorum yapamayacağım ama bu konuda. O yüzden hatalı bir yorumum olursa şimdiden özür diliyorum herkesten. Daha yeni yeni gelişiyor her şey derken geçen gün TÜDOF’un kapatılması bir adım daha geriye çekti sektörü. Gelişmesi için yapılabilecek ilk şey bu sektörün ciddiye alınmasını sağlamak. Ülkemizde “oyun” kelimesi milletin kulağına çocukça bir şey olarak geliyor, bunu değiştirmek lazım her şeyden önce. Bu sektörden nasıl paralar kazanıldığını göstersek aslında hemen ciddiye alırlar ya, orası ayrı. Tabii daha sağlıklı yorumları bu sektörün gerçekten içindeki insanlara sormak daha mantıklı olur. Ben sadece Youtube’da oyun videoları çeken, oyun oynamayı seven biriyim.

B.T.: Monochroma için görüşün nedir? Sence başarılı bir oyun olabilecek mi?

S.E: Sanırım Türk Youtuberların yüz karasıyım, çünkü hala oyunu oynama fırsatım olmadı. Platform ve bulmaca oyunlarını seven biri olarak pişmanım da biraz. Tek anlayabildiğim şey oyunun havası LIMBO’ya benzemiş ve aksine kötü bir şey değil bu. Sonuçta LIMBO o “siyah-beyaz” temasını lisanslamadı ya. Bence gereken destek verilirse, ve sırf Türk yapımı olduğu için değil, Indie bir yapım olduğu için, başarılı olabilir.

B.T.: MMO’lar ile aran nasıl oynadığın bir mmo oyun var mı?

S.E: Şu sıralar Online oyunlardan uzak duruyorum maalesef. Çoğu oyunda kendimin sahtesini görmekten bunaldım ne yalan söyleyeyim =D. Facebook’tan ara sıra tuhaf mesajlar geliyor, hiç adını bile duymadığım bir oyundan tanıştığımızı falan söylüyorlar. Görüyorum, cevap da veremiyorum. Tuhaf oluyor.

B.T.: İleride ne gibi projeler yapmayı planlıyorsun?

S.E: Müzik ve kanalım dışında şu sıralar pek bir şey yok aklımda. Kanalıma biraz ağırlık vermek istiyorum ama üniversite, ev ve başka sıkıntılar derken ona bile vaktim kalmıyor. Başka projelere şu an kafamı yoracak vaktim yok.

B.T.: Youtube’daki kanal sayıları gün ve gün artıyor, çok küçük yaştaki bıcırıklar bile video çekmeye başladı. Bu kardeşlerimiz için söylemek istediğin bir şey var mı?

S.E: Sabredin, sabredin ve sabredin. Şu an yaptığınız çoğu şeyi birilerinden etkilenerek yaptığınızdan dolayı videolarda kendi stilinizi oturtamıyorsunuz, o yüzden sabredin biraz daha. Benim de ilk videolarımda acayip Toby Turner etkileri görünüyor, ama tutabilmesinin sebebi Türkçe olmasıydı. O sıralar Türkçe yoktu. Kendi stilinizi oturtana kadar sabredin. Türkiye’deki izleyici kitlesini biliyoruz, şimdi yaparsanız yiyeceğiniz küfürler yüzünden ilerde belki de gerçekten severek yapacağınız şeyden soğumayın. Sabredin.

B.T.:  Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

S.E: İzleyicilerime (ya da benim dediğim gibi agunHeadlere J) buradan tekrar tek tek teşekkürlerimi iletiyorum. Onlar sayesinde 2.5 yıldır video çekmeye devam ediyorum, onlar izlemeye devam ettikleri sürece de devam edeceğim. Ayrıca Başlat Tuşu ekibine de bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum J

Önceki İçerikKingdom Online 1. Alfa Testi Başladı!
Sonraki İçerikThe Game: Bu Gençlik Bitmedi!
The Final Boss @baslattusu, Oyunu ve teknolojiyi seven ve bunu işi haline getiren bir kardeşiniz.

5 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz