Resident Evil 7 – PC inceleme

Eve Hoş Geldim

Gün gelir, insan, hayatında eskiden beri var olan bazı şeylere yabancılaşır. Mesela; bir zamanlar birlikte vakit geçirmekten zevk aldığın arkadaşın artık sana eskisi kadar eğlenceli gelmez. Veya yoğurdun içine ekmek doğrayıp şeker atma fikri artık mideni bulandırmaktadır. Ya da hayranı olduğu müzik grubunun şarkıları iyice  çekilmez olmuştur. Belki biz eskisi gibi değilizdir; belki de bu “çok sevdiğimiz şeyler” kendi içlerinde değişmiştir. Cevap ne olursa olsun, değişimden asla kurtulamayız, değişim hep vardır.
resident evil 7 pc inceleme
Orta sonda tanıştığım Resident Evil serisi, o yıllarda kafamdaki oyun fikrini değiştiren 2 seriden biri olmuştu. Bu oyunlardan ilki, Metal Gear Solid, bir oyunun hikaye anlatım tarafının aslında ne kadar derin yapılabileceğini gösteriyordu. Resident Evil ise ormandaki koca bir malikanede veya zombi istilası altındaki Raccoon şehrinde insana çaresizliği ve gerilimi damarlarında hissettirmeyi başarıyordu. Fakat yıllar geçtikçe ne Resident Evil eskisi gibiydi, ne de ben.
resident evil 7 pc inceleme
1996 yılındaki çıkışında, o yıllarda türe adını kazımış atasına itafla “Alone in the Dark-vari” olarak nitelendirilen Resident Evil, yakaladığı başarıyla bu türe yön vermeye başlamıştı. Öyle ki, daha sonra Alone in the Dark 4 çıktığında, “Resident Evil-vari” olarak nitelendirilecekti. Yani boynuz kulağı fersah fersah geçmişti bile. Sunduğu sabit kameralı bakış açısı, gerilimli atmosferi ve hiç bitmeyen gizemleriyle 90’ların sonunda oyunseverlerin favorisi olmuştu. İlk 3 oyunla sonlanan Raccoon şehri hikayesinin ardından herkes 4. oyunu iple çekmekteydi. 2005’te gelen 4. oyun, seride birçok değişikliğe gidip gerçek 3. şahıs bakış açısı ve tamamen silahlara dayalı aksiyona dönük bir oynanış getirmiş ve biraz tepki çekmişti. Öte yandan gerilimli atmosferi koruması ve oyun mekaniklerini kusursuza yakın oluşu sayesinde oyun pek çok kişinin favorisi oldu. İlk üçlemede Raccon şehri konu edilirken, 4. oyunda hikaye önce İspanya kırsalına taşınmış, ardından gelen 5 ve 6 ise tüm dünyaya zombi virüslerini bulaştırmıştı. Serinin bu değişimi oynanışı tamamen aksiyona çevirdiğinden ve karakterlerimiz süper güçlü askerlere dönüştüğünden artık korkacak bir şeyimiz kalmamıştı. Bir zamanlar o paslı kapının ardında karşılaşacağımız dehşetlerden korkarken, 4. oyundan sonra o dehşetlerin suratına döner tekme yapıştırmayı ve geri kalanları da bazukalamayı düşünür olmuştuk. Bu nedenlerle benim gibi seriye yabancılaşıp uzaklaşanlar oldu. Tabii bu aksiyon tarafı kendi kitlesini de yaratmaktan geri kalmadı.
resident evil 7 pc inceleme
Yıllar geçti… Sony’nin PSVR’ı çıkartmadan önce fuarlarda “Kitchen” adında çok korkunç bir demo denettiği kulağımıza geliyordu. İnternette hiçbir videosu yoktu bu demonun. Sonra E3 2016’da şok edici bir duyuruyla tüm bu yaygaranın Resident Evil 7 için olduğunu öğrendik. Seri tekrar köklerine yani gerilim ve hayatta kalma öğelerine dönüyordu. Bundan daha iyi bir haber olabilir miydi? Benim için bir zamanlar korku oyunlarının sembolü olmuş Resident Evil’a gönül rahatlığıyla geri dönebilir miydim?

Aile Saadeti

Resident Evil 7’nin şok edici sahnelerle dolu ilk saatlerini tamamen ne olup bittiğini anlamakla ve tabii ki korkmakla geçiriyoruz. Ana karakterimiz Ethan, 3 yıldır ortalıkta olmayan karısı Mia’dan görüntülü bir mesaj almış ve hemen arabasına atlayıp gözden uzak bir çiftlik evine Mia’yı bulmaya gelmiştir. Yıkık dökük bu evde ilk saatlerimiz diken üstünde geçiyor. Vahşet unsurlarının üst seviyelerde gezindiği bu saatler bizi silkeleyip bize adeta “bu oyun başka oyunlara benzemez, kendine gel evlat” diyor. Mia’nın izini sürdüğümüz bu çiftlik evi her ne kadar terk edilmiş gibi görünse de aslında içerisinde yaşayan bir aile var. Baker ailesi için yaşamak fiili çok doğru bir seçim olmayabilir. Çünkü her biri ölüp ölüp yeniden dirilmiş gibi. Zorla bizi yakalayıp bağrına basan ailenin maço babası Jack Baker, manik depresif çığlıklarıyla sinirleri alt üst eden anne Marguerite Baker, çocukluğundan beri psikopatlığı ve zekasıyla tanınan evin oğlu Lucas, ailedeki ayrık otu Zoe ve her köşede tekerlekli sandalyesiyle belirip duran felçli bir ihtiyar nine… Ve tabii ailenin “yeni üyesi” zavallı biz…

Başlangıç saatlerinden sonra bu kocaman ev ve civarındaki mekanları kapsayan bir alanda eski Resident Evil’lar gibi kapıları açmak için anahtar bulma, bulmacaları tamamlama, etrafı keşfetme gibi aktiviteleri yaparken Baker ailesinin fertleri ve Mold (Küf) adı verilen ölümcül zombimsi yaratıklar bize rahat vermiyor.

Birinci kişi bakışıyla oynadığımız oyun bu sefer bizi kendi gözlerimizle yeni dehşetlere tanık olmaya zorluyor. Karakterimiz Ethan’ın normal bir insan hızındaki hareketleri ve hasar aldığında verdiği tepkiler oldukça gerçekçi. Özellikle aile babasından kaçmamız gereken sekanslarda bir maratoncu gibi koşamaması oyundaki gerilimi daha da arttırıyor.

Silah kullanımı da eski oyunlara nazaran biraz kısıtlı. Oyunda bir kısmı gizli, birkaçı sonradan açılmak üzere 15 civarı ateşli silah ve yakın dövüş silahı bulunuyor. Bunların kullanımı da çok akıcı değil. Yani daracık bir koridorda etrafımızı saran Moldlara karşı elimizdeki silahlarla terör estiremiyoruz. Silah kullanımındaki gerçekçilik böylelikle gerilimi arttırıyor.

Çevrede bulduğumuz hammadeleri birleştirerek sağlık şişeleri ve mermi gibi önemli eşyalar yapabiliyoruz. Tabii topladığımız her şeyi üzerimizde taşıyamıyoruz. Çünkü eskisi gibi envanterimiz de sınırlı. Oyundaki kayıt noktalarında bulunan sandıklara üzerimizde o an bize lazım olmayan eşyaları bırakıp yer açabiliyor ve başka bir sandıkta bırakmış olduğumuz eşyaları tekrar alabiliyoruz. Resident Evil serisinin klasik bir mekaniği olan bu sandıklar haritanın çeşitli yerlerine tatmin edici sayıda yerleştirilmiş durumda.

Hiçliğin Ortasında

Bu oyun bize ilk Resident Evil’daki Spencer Malikanesi’ni çağrıştıran kocaman bir çiftlik evi sunuyor. Bu evin koridorları, odaları, gizli geçitleri, bodrum katları keşfedilmeyi bekliyor. Keşfimiz boyunca çözmemiz gereken bulmacalar ilk oyunlara kıyasla biraz daha basit. Ayrıca yine eskiden olduğu gibi haritamız da bizim en yakın dostumuz oluyor. Evin neresine gitmemişiz, aldığımız yeni anahtarı nerede kullanabiliriz gibisinden soruları haritaya bakarak kolayca çözebiliyoruz. Tüm bunları yaparken de bir anda kendimizi bir boss savaşının ortasında bulabiliyoruz. Etrafta bulduğumuz video kasetleri oynattığımızda, daha öncede geçen bazı olayları oynayıp bir takım ipuçları elde edebiliyoruz. Oyunda hikaye ve karakter gelişimi ilmik ilmik örülüyor. Özellikle son saatlerde tüm taşlar yerine oturdukça olan biteni kavramak kolaylaşıyor. Dananın kuyruğunun koptuğu sahnelerde bile hayal kırıklığı yaşatmamayı başarıyor oyun. Spec Ops: The Line gibi oyunların yazarı Richard Pearsey’nin hikayede parmağı olması oldukça işe yaramış. Bu sefer Japon/Amerikan melezi bir bakış açısıyla yazılan hikaye oldukça başarılı olmuş. Daha önce de Resident Evil Revelations 1 ve 2’yi yöneten Koshi Nakanishi, RE 7’de tüm bu hikaye ve oynanış elementlerini en doğru şekilde birleştirmeyi başarmış.

Oyunda yeni geliştirilen RE Engine isimli grafik motoru kullanılıyor. Etrafta yer alan tonlarca objenin modellenmesi, görüntü efektleri, karakter animasyonları ve atmosfere doğrudan etki eden ışıklandırma o kadar güzel gözüküyor ki ara sıra kötü çözünürlükteki kaplamalar keyfimizi bozmaya yetmiyor. Oyunda kullanılan post-processing filtreler ürkütücü bir hava sağlamada çok büyük iş çıkartmış. Mekan ve duruma göre değişen renk paleti, güven vermeyen gölgeler, dışarıdan yansıyan ışıklar görselliğin atmosfere ne kadar etki edebildiğini kanıtlar nitelikte.
resident evil 7 pc inceleme

Tüm bunların yanında harika ses tasarımını da atlamamak lazım. Özellikle oyunu güzel bir kulaklıkla oynuyorsanız, hemen arkanızdan gelen bir çatırtı, üst kattaki döşemenin gıcırdaması, arada kapanıp açılan kapılar ortalıkta hiçbir şey yokken bile paranoyak olmanızı sağlayacak. Tehlikenin had safhada olduğu aksiyonlu sahnelerde ise ses ve görüntü efektlerinin uyumu oyuncuyu panikletmeye yetiyor.

İlk yarı Texas Chainsaw Massacre türündeki korku filmlerine taş çıkartan bir kovalamacayken, ikinci yarı birden klasik Resident Evil’lara dönüşüyor. Eşya, envanter ve cephane kontrolünün daha da önem kazandığı ikinci yarıda hikayeyi aydınlattıkça yol boyunca sıralanmış düşman sayısı da artıyor. Yaklaşık 10 saatin sonunda macera bittiğinde isei oyun insana “Ben bunu tekrar oynarım” dedirtiyor.

Sırlar Denizi

Oyun boyunca sağda solda gizlenen, ateş etmeniz gereken gizli oyuncak figürler var. Mr Everywhere isimli bu figürlerin hepsini bulup onlara ateş ettiyseniz gizli bir başarım kazanıyorsanız. Ayrıca çevrede gizlenmiş antika sikkeleri harcayarak da karakterinizi geliştirecek güçlendirmeler ve oldukça güçkü 44 MAG silahını satın alabilirsiniz.

Oyunun PC sürümünü i7 işlemcili, GTX 960 ekran kartlı bir bilgisayarda oynadım. Oyunun kendi optimize ettiği ayarlarda grafikler ilk başta çok bulanıktı. Oldukça kapsamlı sayılabilecek grafik ayarları sekmesinden Resolution Scaling’i arttırarak grafiklerde netlik sağladım. Ayrıca makinenizin özellikleri izin verdiği şekilde Anti-Alising ve Ambiant Occlusion ayarlarını da arttırarak oyunu daha da güzelleştirmek elinizde. Tabii bunları yaparken framerate’ten ödün vermemek gerekiyor. Zira uzun süreli oynanışta düşüp duran kare sayısı başınızı döndürebilir. Bende ayrıca uzun süredir yaşamadığım motion sickness yani hareket ettikçe mide bulantısı yaratma şeklinde bir rahatsızlık oluştu. Bunu da Field of View ayarıyla oynayarak giderebildim. Oyunun PSVR sürümünü hiçbir şekilde oynayabileceğimi sanmıyorum. Bu inceleme haricinde PSVR sürümü ile ilgili yazıyı da çok yakında Emre’nin kaleminden okuyabilirsiniz.

Karanlıkta Son Sözler

Resident Evil 7, seriye hem yepyeni hem de eski bir sayfa açıyor. Eski oyunların büyüsünü yani korku, hayatta kalma ve gizem unsurlarını bizlere damardan verirken; bunları da yepyeni mekaniklerle ve teknolojik olanaklarla yapmayı başarıyor. Son dönem çıkan Amnesia ve Outlast benzeri korku oyunlarından da ilham alan Capcom, o oyunların aksine scripted yani önceden hazırlanmış sahneleri en doğal şekilde oyuna eklemeyi başarmış. Tüm bunları yaparken de karakterleri büyük bir ustalıkla işlemiş. Öyle ki; bize cehennemi yaşatan aile babası Jack, seriye damgasını vuran Nemesis karakteri gibi yıllarca hatırlanacak. Oyunda kötü taraf pek bulamıyorum… Belki biraz daha fazla düşman çeşitliliği olabilirdi veya oyunun son 1-2 saati daha eğlenceli olabilirdi. Oyun bittiğinde keşke daha uzun sürseydi diyebilirsiniz. Ama merak etmeyin, yeni paralı DLC’lerin yanı sıra, bahar aylarında ücretsiz bir hikaye DLC’si geliyor.

 

Capcom bu sefer şeytanın bacağını kırıyor. Bize de bundan sonraki oyunların da bu yoldan gideceğini ummak kalıyor. İlk paragrafta yazdığım değişim bu sefer tersine işliyor ve Resident Evil tekrar birlikte vakit geçirmekten zevk aldığım eski bir arkadaşa dönüşüyor.

Aramıza yeniden hoş geldin Resident Evil!

Bu linki takip ederek oyunu Playstore üzerinden uygun fiyata temin edebilirsiniz.

resident evil 7 pc inceleme

GENEL BAKIŞ
Oynanış
8.5
Görseller
9
Ses / Müzik
9
Hikaye / Sunum
9
Eğlence Faktörü
9.5
Önceki İçerikGALERİ: Hideo Kojima’nın yeni stüdyosuna daha yakından bakın!
Sonraki İçerikResident Evil 7 – PS VR İnceleme
resident-evil-vii-pc-incelemeCapcom beklenmedik bir hamleyle büyük bir risk alıyor ve Resident Evil'ı tekrar o güzel günlerine döndürmeyi başarıyor. Resident Evil, hep olması gerektiği gibi gerilim, gizem ve korkuyu aynı anda barındırıyor. Teşekkürler Capcom.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz