Souls serisinin mucidi Hidetaka Miyazaki ve A Song of Ice and Fire / Game of Thrones roman serisi ile ünlü George R. R. Martin’in sıradışı işbirliğinden doğan Elden Ring, sürprizlerle dolu açık dünya yapısı, gizemli atmosferi, epik ve zaman zaman saç baş yoldurtan zorlukta boss savaşları ile oldukça beğeni toplamıştı. 2022’de Yılın Oyunu ödülünü kazanarak sektöre damgasını vuran Elden Ring, geçtiğimiz sene genişletme paketi Shadow of the Erdtree ile hayranlarını bir kez daha mest etmişti. From Software genellikle ana oyunlarına kapsamlı bir expansion ya da şık birkaç DLC bıraktıktan sonra yeni projelere yelken açar ama Elden Ring’de biraz ezber bozan bir eylem oldu. Genel olarak Souls serisinin alışagelmiş çizgisinin dışında oyun mekanikleri ve çok oyuncu odaklı Elden Ring Nightreign kapalı betasına katıldık ve ilk izlenimlerimizi sizler için derledik.
Hızlı ve öfkeli – Elden Ring Nightreign ilk bakış
Elden Ring Nightreign ile birlikte gelen sihirli kelime kesinlikle “hız”. Bilindiği üzere eski souls oyunlarında olduğu gibi orijinal Elden Ring’de de keşif, temkinli ilerleme, ölüm ve bundan ders çıkararak gelişme üzerine kurgulu bir tasarım vardı. Nightreign ise açık dünya ve keşif kısmını kısmen korusa da bunları hızlandırılmış bir şekilde yapması için oyuncuyu zorluyor. Oyunda kısıtlı bir süre içinde haritadaki düşmanları yenip tecrübe toplamalı, mini boss’ları pataklayıp size sundukları bonuslardan yararlanmalı ve gizli sandıkları bulup barındırdıkları silah ve diğer ekipmanları kuşanarak “gün sonu canavarına” hazırlanmalısınız. Temel yapı bu şekilde.
Elden Ring Nightreign ile geçireceğiniz ilk yarım saat – bir saat arası zaman diliminde en kıdemli souls oyuncuları bile biraz kafa karışıklığı yaşayabilir. Oyun yeni bir gün sistemi üzerine kurgulu. Haritada belirlenmiş birkaç noktadan birinde oyuna başlayıp sınırlı süre içinde gün sonuna en iyi şekilde hazırlanmaya çalışıyorsunuz. Fortnite gibi periyodik şekilde harita daralıyor; güvenli alan dışında kalırsanız sağlığınızı kaybediyor ve ölüyorsunuz. O nedenle haritayı çözmeli, ekip arkadaşlarınızla koordineli hareket etmeli ve her şeyi seri bir şekilde yapmalısınız ki bu önceki souls oyunlarının tabiatına taban tabana zıt bir durum. Haritalarda bir sürü ilginç nokta var, Marika tapınaklarında iyileşmenizi sağlayan flask’ları artırabilir, mağara, zindan, kale gibi yerlerdeki mini boss’lar dövüp özel ekipmanlar ya da yetenekler toplayabilirsiniz. Gün sonunda ise size yollanan son canavar (yahut canavarlar) ile kapışıp ertesi güne geçiyorsunuz. İkinci günün sonunda ise ekstra bir boss kapısı aralanıyor ve onunla da kapışarak bölümü tamamlıyoruz.
Genel oynanış yapısı büyük ölçüde korunurken çökme fonksiyonu ve bineğimiz Torrent oyundan kaldırılarak yerine ekstra hızlı koşabileceğimiz yeni bir fonksiyon dahil edilmiş. Eskiden olduğu gibi PlayStation’da yuvarlakla, Xbox’ta ise B tuşu ile koşma da mevcut, ancak analog tuşa bastığınızda karakteriniz ekstra hızlı şekilde depar atıyor. Bu şekilde açık alanlardaki mesafeler hızlıca katedilebilirken savaşlarda da büyük alanlara tesir eden saldırılardan kaçmak için kullanılabiliyor. Ayrıca artık düşmekten zarar almıyoruz ve yüksekliklere tırmanabiliyoruz. Oyun tırmanılabilen bölgeleri gayet net şekilde belli etmiş. Belirli noktalarda ise sizi hızlıca yukarı fırlatan akımlar bulunuyor. Özetle haritada tıkanmadan ve düşme korkusu olmadan seri şekille gezinebiliyorsunuz.
Ekipmanlar artık çok daha önemli. Her silah bir weapon art ile birlikte geliyor ve bulacağınız aynı ekipman türlerinde farklı yetenekler çıkabiliyor. Eski şemada olduğu gibi standart saldırıları R1 / R2 (RB / RT) ve özel saldırıları L2 (LT) ile yapıyoruz. Asa veya tılsım gibi büyülü eşyalarda ise yeni bir durum var. Nightreign’de karakterinize büyü öğretemiyoruz, o nedenle ekipmanlara muhtacız. Çeşitlilik yakalayabilmek adına büyülü ekipmanlarda R1 ve R2 tuşları ile ayrı ayrı kullanabilceğiniz büyüler atanmış. Bu şekilde birkaç ekipmanla neredeyse yarım düzine büyüye sahip olabiliyoruz.
Karakterler ve seviye atlama sistemi de değişikliğe uğramış. Betada dört farklı karakter vardı ve hepsinin kendine has başlangıç ekipmanları ve karakter yetenekleri bulunmaktaydı;
Wylder – Kılıç kalkan ikilisiyle başlayan Wylder düşmana kanca atabilme yeteneğine sahip. Kanca ile hızlıca aradaki mesafeyi kapatabilir ve doğru zamanla ile saldırıp kılıcınızı alevlendirebiliyorsunuz. Wlyder’ın ikinci yeteneği ise düşmana patlayıcı bir vuruş yapması (Meraklıları için Souls oyunlarına büyük ilham kaynağı olan Berserk’te Guts’ın metal protez koluyla yaptığı patlayıcı saldırıya çok benziyor)
Guardian – Meslek kadar kuş / insan hibriti karakteriyle dikkatleri çeken Guardian, rüzgar savurarak düşmanları sersemletebiliyor ve havaya uçarak ağır alan saldırısı yapabiliyor.
Duchess – Seri saldırıları ve kendine özel bir savuşturma taklasıyla öne çıkan Duchess, ilk başlarda zarar ve sağlık konusunda diğer mesleklerden geride kalsa da geliştikçe ölüm makinasına dönüşüyor. İlk yeteneği düşmanın son iki saniye içindeki hasarı tekrar almasını sağlarken ikinci yeteneği ise kendi ve ekip arkadaşlarını kısa bir süre görünmez yapıyor.
Recluse – Büyücü sınıf olarak karşımıza çıkan Recluse, ilk yeteneği ile büyü saldırılarını kuvvetlendirebilirken ikinci yeteneği ile düşmanı lanetleyerek ona vuran ekip arkadaşlarının sağlık ve büyü barını tazeliyor. Betada en az zaman geçirdiğim sınıf oldu ama özellikle son saatlerde ekipteki sinerji ve ağır hasar verebilmek için çok önemli bir sınıf olduğunu farkettim.
Aktif yeteneklerimizin yanısıra oyunu oynadıkça elde ettiğimiz mücevher parçaları ile karakterlerimize ek nitelikler kazandırabiliyoruz.
Gelelim seviye sistemine. Nightreign’de grace bulduğumuzda yeterince rün sahibiysek tek tuş ile seviye atlama eylemi gerçekleştiriyoruz. Oyun seçtiğimiz karaktere göre nitelikleri kendisi otomatik yükseltiyor. Hıza dayalı bir oynanış içerdiği için çok yadırgamadım, hatta oyuncu için büyük bir lütuf bile denebilir. Özetle, ekipmanlar dışında kafa yormanız gereken bir şey bulunmamakta.
En can alıcı soruya gelelim: Ölünce ne oluyor? Souls oyunları ve ölüm birbirinden ayrılmaz ikilidir. Bu oyunda da sıkça ölümle burun buruna geleceksiniz. Tabii Nightreign’in yapısı gereği bazı yenilikle ve değişiklikler var. İlk olarak karakteriniz tüm sağlığını kaybettiğinde kısa bir “sürünme” sürecine geçiyor. Çok oyunculu takım oyunlarında genelde sıkça gördüğümüz bu safhada diğer oyuncular sizi tekrar ayaklarınızın üzerine dikebilir. Eğlenceli ve ilginç bir şekilde bu eylem karakterin yanına gidip bir yardım tuşu ile gerçekleşmiyor. Yerde sürünen karaktere vurmanız lazım. Yani bir bakıma “Yatmak yok, kalk ayağa!” diye arkadaşınızı kırbaçlıyorsunuz diyebiliriz.
Her yere yıkılışınızda ayağa kalkmanız biraz daha zor oluyor. Her yere yıkıldığımızda karakterimizin üzerinde bir bar beliriyor ve bu barı temizleyecek kadar hasar vererek karakteri kaldırıyoruz. Öldükçe üç bara kadar üst üste birikebiliyor ve üçüncü bara gelen bir karakteri özellikle hararetli bir boss savaşı ortasında ayağa kaldırmak oldukça zor. Zamanında kaldırılamayan karakter ise bir seviye kaybederek en yakın grace’den tekrar diriliyor. Harcanmayan rünler ise öldüğünüz yerde sizi bekliyor. Ancak gün sonu boss kapışmalarında yere yıkılanlar otomatik kalkamıyor, ekipteki üç kişi de yere yıkılırsa oyunu kaybediyorsunuz.
Oyun performans tarafında orijinal Elden Ring’e göre daha akıcı duruyor. Görsellerde çok büyük bir yenilik ya da farklılık yok. Görsel tarafta pürüz olarak gözüme takılan tek şey uzaklardaki coğrafi detayların kaplamalarının biraz geç belirmesi oldu. Kapalı beta olmasına karşın eşleşmeler oldukça hızlıydı ve oyuncular arasında lag ya da koordinasyon sıkıntıları deneyim etmedim.
Beta için şu an diyebileceklerim bunlar. Oyun 30 Mayıs’ta çıkacak.