Tower 57 inceleme

Piksel grafikli Kickstarter galibi bağımsız oyunlar kervanına bir yenisi daha ekleniyor. Pixwerk tarafından geliştirilip 11 Bit Studios tarafından yayınlanan izometrik kameralı aksiyon oyunu Tower 57, nostalji rüzgarları estirmeyi ve bize keyifli anlar yaşatmayı amaçlıyor. Peki ne kadarını başarıyor? Tower 57 inceleme yazımızda sizin için yazdık.

Son yıllarda Kickstarter, özellikle hayallerini gerçekleştirmek isteyen parlak fikirli oyun geliştiricileri için harika bir kaynak olmayı başardı. Çeşitli yönlerden ilgi çeken oyun fikirleri için para toplayan geliştiricilerin bir kısmı ortaya güzel işler çıkarırken, bir kısmı da bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Karşımızda yine bir Kickstarter başarısını göğüsleyerek piyasaya çıkmış bir yapım var. Tower 57, piksel piksel grafikler, ilginç karakterler, hoş gözüken 2D animasyonlar ve eskilerin gelecek konseptini harmanlayan hikayesiyle ilk bakışta ilgi uyandıran bir oyun.

Piksel Piksel Hayatlar

Bu tür oyunlarda adet olduğu üzere, yine pılımızı pırtımızı toplayıp distopik bir geleceğe, steampunk benzeri bir ortama ayak basıyoruz. İnsanlar bu dünyada devasa büyüklükteki gökdelenlerde ve bunların çevresinde yaşıyor. Biz de, bir avuç ajan olarak bu dev kulelerin arkasında yatan asıl gerçeği açığa çıkarmak için görevlendiriliyoruz. Halkın arasına karışmak, kuleye sızmak için gizli kapaklı işler çevirmek, kanalizasyondan ve gizli geçitlerden geçip güvenliği alt etmek… Bunlar çok da düşünmemiz gereken şeyler değil aslında. Ciddi gibi gözüken bu hikayeyi oyun bile aslında ciddiye almıyor. Kelime esprileri, göndermeler, şakalar derken kendimizi gittikçe karanlıklaşan ama yönettiğimiz karakterlerin o kadar da umursamadığı bu öykünün içine bırakıyoruz.

İçine bırakıyoruz derken, kıpırdayan her şeyi vurmaktan bahsediyorum tabii. Tower 57, yukarıdan gösteren bir kamerayla, sağa sola ateş ederek ilerlediğimiz bir oyun. Eskilerden Amiga’daki The Chaos Engine veya oyun salonlarından Shock Troopers; yenilerden ise Serious Sam’s Bogus Detour‘u hatırlatıyor.

Oyuna başlarken karakter seçme ekranında, bunların ajanlıkla ne alakası olabilir diyeceğiniz altı karakterden üçünü seçip ekibimizi oluşturuyoruz. Seçilebilir karakterler; mafya babası, bilim insanı, polis, dilenci, politikacı (Abraham Lincoln desek yeridir), ajan (ciddiyim). Tüm bu karakterlerin aslında birbirinden çok büyük farkı yok desek yeridir. Durumlara yaptıkları yorumlar ve başlangıç silahları değişiklik gösteriyor. Bir de sağlık çubuğumuzun altındaki mavi çubuk dolduğunda R tuşuyla yaptığımız karaktere özel hareketler var. Bunlar genellikle ekrandaki tüm düşmanlara vurmak veya zamanı yavaşlatmaktan ibaret.

Üç kişilik ekibimizin ilk üyesiyle başladığımız oyun sırasında maalesef karakterler arası geçiş yapamıyoruz. Bunun için bölümlerin çeşitli yerlerine nadiren serpiştirilmiş gardıropları bulmamız veya ölmemiz gerekiyor. Oyun boyunca bu seçeneklerden ikincisini yapmak çok basit. Tower 57 en ufak hatamızın veya yazının devamında değineceğim oyunun kendi hatalarının sonucu olarak karakterimizi pat diye öldürüyor. Bu durumda sıradaki karakterimizle bu noktanın biraz gerisinden oyuna kaldığı yerden devam ediyoruz.

Zalim Piksellerin Dönüşü

Faremizin sol tuşuyla ateş edip, sağ tuşuyla ikinci özel silahımızı kullandığımız oyunda, klavyemizdeki Boşluk tuşu hayati önem taşıyor. WASD ile istediğimiz yöne yürürken Boşluk tuşuna bastığımızda karakterimiz o yöne doğru hızlıca bir kayma/yuvarlanma hareketi yapıyor. Bu hareket ile üstümüze gelen tonlarca düşman mermisinden kaçmak mümkün.

Tower 57’nin tehlikeli koridorlarında ilerlerken karşımıza çıkan pek çok sinir bozucu düşmanı hızlıca alt etmemiz gerekiyor. Çünkü ekrandaki düşman sayısı arttıkça tehlikelerden kaçmamız da zorlaşıyor. Oyunun tatlı piksel grafikleri bu noktada tatsızlaşıyor. Düşman mermileri ve saldırılar arkaplanla iç içe girdiği için ekrandakileri ayırt etmemiz zorlaşıyor. Böyle bir durumda ciddi hasar alabiliyoruz. Bir diğer saçmalıksa karakterimizin olur olmaz şeylere takılması. Özellikle Boşluk tuşuyla sağa sola kaçarken duvar, sandalye, tabela veya herhangi bir kutuya takılıp olduğumuz yerde sayabiliyor ve anında ölebiliyoruz. Bazı düşman saldırıları o kadar güçlü ki neredeyse bize tek atıyor. Üç elemanımız da öldüğünde ise oyun bölümün ta en başından başlıyor ki bu da kolayca sinirden kudurmamızı sağlıyor.

Bölümler ilerledikçe daha da zorlaşan oyunda karşılaştığımız kiosklardan ve şehirdeki dükkanlardan zırhımızı yenilememiz, karakterimizin vücudunu güçlendirmemiz ve silahlarımızı yükseltmemiz çok önemli. Fakat bunlar çok fazla para gerektirdiği için bölümleri iyice araştırıp en ücra köşedeki altınları bile toplamamız gerekiyor. Para kaynağı olarak kullanabileceğimiz bir diğer nokta da mini oyunlar. İlk bölümden sonra bizi lüzumsuz derecede büyük ve kalabalık bir şehir karşılıyor. Burada alışveriş ve yükseltme yapabileceğimiz NPC’lerin yanı sıra bahisli mini oyunlar oynayıp para kazanabileceğimiz noktalar da mevcut. Örneğin barda oturan bıçkın bir delikanlıyla dart oynayabilir veya karanlık köşelerde hiç de tekin durmayan adamlarla bul karayı al parayı türü oyunlarla vakit geçirebilirsiniz.

Bu arada, oyunun bir özelliği gibi görülen ama bence bir “gimmick”ten öteye gidemeyen bir durumdan da bahsetmem gerek. Bazı yaratıklar, karakterimizin kolunu, bacağını, hatta belden aşağısını koparabiliyor. Böyle bir durumda bir an önce sürünerek de olsa bir kiosk bulup kaybolan uzuvlarımızı metal yedek parçalarla değiştirmemiz gerekiyor. Zaten bu kadar sorunla uğraşırken bir de savaş ortasında popomuzu kaybetmek işleri iyice zorlaştırıyor.

Piksel Kulesi

Oyunun bir de ekranı ortadan ikiye bölen bir çok oyuncu modu var. Bu modda bir arkadaşınızla yan yana oturarak birkaç saat eğlenmeniz mümkün. Öte yandan bir de çevrimiçi mod mevcut. İnceleme sırasında bu moda birkaç kez girmeye çalıştım fakat her denememde 10-15 dakika boyunca aşağıda gördüğünüz ekrandan ileri gidemediğim için vazgeçtim.

Oyunu oynayan arkadaşlarınız varsa çok güzel. Yoksa iyi şanslar.

Tower 57’nin aslında iki yüzü var. Güzel grafikleri, animasyonları ve hoş göndermeleri güzel yüzünü oluşturuyor. Bir anda acımasızlaşabilen tutarsız zorluğu, usandıran oyun hataları, kötü bölüm tasarımları, eğlenceyi yarıda kesen gimmick’ler ve yeni hiçbir şey sunamayan oyun tasarımı ise oyunun karanlık yüzü. Tüm oyun boyunca sanki geliştiricilerin yapmak istedikleri daha çok şey varmış da yapamamışlar gibi bir hava hakim. Bence en azından QA işini tam yapsalarmış da hataları minimum düzeyde tutabilselermiş.

Sonuç olarak nostaljik ateş etmeli oyunların azılı fanatikleri, Steam’deki bu uygun fiyatlı oyunu kaçırmayacaktır. Fakat bu kitleye girmiyorsanız, bu oyunu satın almadan önce iyice ölçüp tartın deriz.

GENEL BAKIŞ
Görsellik
8
Ses/Müzik
7
Hikaye
6
Eğlence
4.5
Önceki İçerikVivendi’nin Ubisoft’u devralma girişimi ertelendi
Sonraki İçerikSkyrim’in Nintendo Switch performansı nasıl?
tower-57-incelemePikselli ateş etme oyunlarını seven nostalji delisi bir oyuncu değilseniz, bu oyundan çok da bir şey beklemeyin.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz