The Evil Within 2 inceleme

Bilinçaltınızdaki kabuslarla tekrar yüzleşmeye hazır mısınız?

Korku insanın en ilkel, en temel, en güçlü duygusudur ve farkında olalım ya da olmayalım, hayatımızdaki davranışların çoğuna bu duygu yön verir. Kontrol altına alınabilir ama asla zaptedilemez; her zaman kalbimizin bir parçasında varlığını sürdürür, bilincimizin en derinlerinde… Shinji Mikami’nin psikolojik korku oyunu serisinin ikinci bölümü olan The Evil Within 2 inceleme yazımızda kabus dolu bir deneyimde size bir parça ışık tutmaya çalışacağım.

O Zaman Tango!

Capcom’un meşhur korku oyunu serisi Resident Evil’ın birinci ve seride devrim niteliği taşıyan dördüncü oyununda yönetmenlik yapan Shinji Mikami firmadan ayrılıp kendi stüdyosu Tango Gameworks’ü kurmuştu. Burada yine korku türü üzerinden devam eden Mikami 2014 yılında The Evil Within’e imza atmıştı. Dedektif Sebastian Castellanos’un gerçekliği sorgulatan gizemli ve kabus dolu macerasını konu alan oyun Resident Evil’dan çokça esinti taşısa da kendi kimliğini oluşturmaya çalışan bir yapımdı. Optimizasyon ve oynanış mekanikleri açısından biraz kafası karışık bir oyun olmasına karşın başarılı senaryosu ve karakterleri, özellikle de tüylerimizi diken diken eden atmosferi ile akıllarda yer edinmişti. Üç adet indirilebilir içerik ile birlikte senaryo bazında bir çok taşın yerine oturtulmasına karşın işlerin arkaplanında bulunan MOBIUS adlı örgütün de bize daha nice badireler atlattıracağı da aşikardı.

Bir Leslie Vardı, Hatırlar mısınız?

Oyuna yabancı olanlar kadar oynayanların da kafasını karıştıran hikakeyi şöyle bir toparlayalım, zira ilk oyunda olduğu gibi The Evil Within 2’nin de odağında STEM adlı ilginç teknoloji var. İnsanların zihinlerini bir araya getirip birleştirebilen bu teknoloji Ruben Victoriano, nam-ı diğer Ruvik tarafından geliştirilmiş ve son demlerinde MOBIUS tarafından finanse edilmişti. Ancak MOBIUS ile Ruvik arasında doğan anlaşmazlık sonucu Ruvik önlem olarak STEM’i sadece kendi beyin dalgalarıyla çalışabilecek bir hale getirmişti. Tabii bu durum dahi MOBIUS’u durdurmaya yetmemiş, Ruvik’i öldürerek beynini sisteme erişim için adeta bir anahtar gibi kullanmaya devam etmişlerdi. Ancak Ruvik’in bu şekile dahi bilincinin STEM’i yavaş yavaş ele geçirmeye başlaması ve STEM’e giriş yapanları öldürmesi ile birlikte MOBIUS Ruvik’in beyni ile STEM’in bağlantısını tamamen kesmişti. Öngöremedikleri şey ise kurtulduklarını sandıkları Ruvik’in bilincinin artık STEM’e tamamen yerleşmiş olduğuydu.  İşte ana karakterimiz Sebastian da tam bu noktada, olayların arkaplanı hakkında zerre bilgi sahibi olmadan işin içine dahil oluyor.

MOBIUS STEM’i Ruvik’ten temizlemesi için ajanları Juli Kidman’ı görevlendirir.  Kidman paravan olarak olayların geçtiği Krimson City polis departmanında dedektiflik yapmaktadır. MOBIUS Kidman’a yardımcı olacağını düşünerek olayların içine partneri ve oyunun ana karakteri Sebastian Castellanos ve Joseph Oda’yı da işin içine sürükler. Bir cinayet vakası için Beacon Hospital’a gelen üçlü burada STEM dünyasına çekilirler. STEM’in yeni anahtarı Ruvik’le eşdeğer beyin dalgasına sahip olan akıl hastası Leslie’dir. Yaşanan kabus dolu tecrübenin ardından Sebastian MOBIUS’un sırrını çözer ve kendini STEM dünyasından kurtarır.

 

Kızım Olmadan Asla!

Evil Within 2 ilk oyundaki Beacon Hospital vakasının 3 yıl sonrasında geçiyor. Arada geçen yıllar boyunca MOBIUS’un izini sürmüş ancak başarılı olamamış Sebastian, içki masasında derbeder bir haldeyken Kidman bir anda karşısında belirir. MOBIUS Stem deneylerine devam etmiş, ancak bir şeyler yine ters gitmiştir. Umarsızca Sebastian’dan yardım istemeye Kidman’ı yollamış olan MOBIUS’un Sebastian için çirkin bir sürprizi daha vardır. Uzun zaman önce bir yangında öldüğünü sandığı kızı Lily aslında MOBIUS tarafından kaçırılmış ve yeni STEM’in yeni “çekirdeği” olarak kullanılmıştır. STEM bünyesinde kurulan ütopik Unity şehrini bir arada tutan Lily ile yakın dönem bağlanatı kopmuş ve durumu araştırması için yollanan teknisyenlerden de ses alınamamıştır. Sebastian’a kızını tekrar görebilme, hatta onu kurtarma vaadiyle çaresiz bir duruma sürükleyen Kidman, onu bir kez daha STEM’in sarsıcı dünyasında giriş yapmaya ikna eder. Sebastian’ın aynı Beacon Hospital vakasında olduğu gibi Union’ın da bir cehenneme döndüğünü farketmesi uzun sürmez.

Yenilik Her Zaman İyi midir?

Evil Within 2 ilk oyuna kıyasla büyük bir değişimden geçmiş durumda. Direkt bir devam oyunu olmasına karşın ilk oyunu oynayanların sevebileceği kadar yadırgrabileceği yenilikleri bünyesinde barındırıyor. Bu yeniliklerden ilk göze çarpan şüphesiz ki oyunun artık artık açık dünya moduna çekilmiş olması… Aslında devasa bir oyun alanından bahsetmiyoruz. Ancak ilk Evil Within oldukça lineer bir yapıya sahipken Evil Within 2’de artık serbestçe gezinebileceğiniz bir harita, yapabileceğiniz yan görevler ve çevrede bulunmayı bekleyen bir sürü gizem var. Tango Gameworks açıkçası daha önce hitap edemediği bir oyuncu kitlesini çekmeye çalışmış, bunu kontrol şemasında dahi görebiliyorsunuz. Oyunda artık A ve B olmak üzere ikiye ayrılan kontroller A şemasında sol analog (L3) tuşa basarak koşma gibi daha çok aksiyon oyunlarında kullanılan bir stili izlerken B şeması size klasik Evil Within kontrollerini sunuyor. Şahsen ilk oyunda gayet iyi işlediğini düşündüğüm bu şema (B şeması) ile devam ettim ben.

Gizlilik yeni oyunda da önemini koruyor.  Yaratıkların arkasından usulca yaklaşıp bıçağımız ile etkisiz hale getirebiliyoruz. Artık standart fiziksel saldırılarımız da bu bıçak ile yapılıyor ve gerekli yükseltmeleri yaparsanız mermi tasarrufunda önemli bir rol oynayabiliyor. Ayrıca ilk oyunun Assignment adlı DLC’sinde olduğu gibi artık sırtımızı duvarlara dayayıp siper de alabiliyoruz. Öte yandan önceki oyunda kibritle düşmanı yakma mekaniği gitmiş, artık Resident Evil edasıyla yere devirdiğimiz yaratıkların kafalarını eziyoruz. Benim hoşuma giden yeniliklerden biri ise şişe kullanımına gelen bir yenilik. Önceden elimize bir tane alabiliyor ve düşmanın dikkatini dağıtmak için fırlatıyorduk. EW2’de yanımıza 5 tane şişe alabiliyoruz, ayrıca yeteneklerinizden biri zombiler sizi yakaladığında kafalarına bu şişeleri geçirip zarar almadan kurtulmanızı sağlıyor. Önceki oyunu bitirmiş olanlara tavsiye edilen Nightmare zorluk seviyesinde bu yetenek sayesinde bir çok zor durumdan paçayı kurtarmayı başardım, zira başlangıç sağlık seviyenizle iki darbe alarak ölebiliyorsunuz. Bunlar haricinde nişan alma / ateş etme, envanter ve çevre ile etkileşim gibi detaylar ilk oyunla hemen hemen aynı.

Survival Horror Quest

Evil Within 2’nin ilk haberleri geldiğinde haritaya dağılmış safe house’lar olduğunu ve buralarda görevler alabileceğimiz gibi detayları okuyunca çok şaşırmıştım.  Korku oyununda rol yapma oyunu mekanikleri ne derece başarılı olabilirdi? Eğer abartmadan yapılırsa gayet güzel oluyormuş.  Evil Within 2 yine bölümler halinde sunuluyor. Bu sefer süreklilik açısından daha tutarlı ve oyunu kesmeden oluyor bölümler arası geçişler. Bölümler zaman zaman size verilen bir görev ile bazen de hikaye kapsamında olan olaylar arasında atlanıyor. Oyunun dört noktasında size opsiyonel olarak sunulan yan görevler bulunmakta. Bunları yapmanızı ŞİDDETLE tavsiye ediyorum. Her biri oldukça ödüllendirici ve oyundaki birkaç silahı sadece bu görevler ile elde edebiliyorsunuz, hem de oyun sürenizi biraz daha uzatabiliyorsunuz.

Union şehri içinde pek çok sürprizi barındırıyor ve bunlar sadece oyunda karşılaşacağınız MOBIUS ajanlarının size sunacağı yan görevlerden ibaret değil. Kızımızın peşinde şehirde gezinirken aklıma sıkça ilk Silent Hill geldi. Artık çökmeya başlamış olan şehirde gittiğiniz çoğu rota uçurumlar ile kesilmiş durumda. Çevreye mantıklı şekilde serpiştirilmiş cephane, sağlık, yükseltme nesneleri ve tabii bolca yaratık bulunuyor. Örneğin iç gıdıklayıcı sesi ile adımızı mırıldanan, oyundaki diğer yaratıklara kıyasla bir hayaleti andıran Anima adlı tüyler ürpertici yaratık ile oyunun 3, 7 ve 11. bölümlerinde bir randvunuz var.  Sizi geçmişinizle yüzleştiren kovalamaca sahnelerini tetikleyen bu karşılaşmalar hem Sebastian’ın karakter gelişimini etkiliyor hem de uğraşlarınızın sonunda sizi iyi bir silah ile ödüllendiriyor.

Bilinçaltımdaki Güvenli Oda

İlk oyunda aynalar vasıtasıyla bilinçaltımızdaki güvenli bir noktaya geçiyorduk. Hastane görünümlü mekanda Tatiana adlı ürpertici, sivri dilli ama bir o kadar da cool bir hemşire hanım bize eşlik ediyor, karakter gelişimi için gerekli puanları (green gel) burada veriyorduk. Evil Within 2’de işler biraz daha farklı olsa da temel mantık aynı. Oyunda safe house olarak adlandırılan, yaratıkların kesinlikle giriş yapamadığı bazı bölgeler var. Bunların kimi senaryo ilerledikçe, bazıları da sizin çabalarınız ile erişime açılıyor. Burada ilk göze çarpan farklılık artık crafting sistemi. Safe house’lardaki tezgahları (workbench) kullanarak cephane üretebiliyor, silahlarınızı kuvvetlendirebiliyorsunuz. Bunlar önceki oyunda karakter geliştirme ekranında green gel ile yapılıyordu, artık topladığınız silah parçaları ve barut ile yapılıyor. Oyunda istediğiniz an erişip cephane ve sağlık eşyaları üretebileceğiniz bir seyyar tezgahımız da var ama cephane üretirken daha çok materyal harcatıyor, yani çok dara düşmedikçe kullanmanızı tavsiye etmiyorum. Ayrıca safe house’larda bir kahve makinesi bulunuyor, buradan fincanınıza doldurduğunuz kahve ile sağlığınızı tazeleyebiliyorsunuz.

Aynalar yine var, her safe house’da ve oyunun belirli bölgelerinde bizi yine bilinçaltımızdaki en güvenli noktaya taşıyan bir ayna mevcut. Bu sefer hastane yerine Sebastian’ın dedektiflik bürosuna geçiş yapıyoruz. Sebastian’ın yeni güvenli bölgesi önceki oyuna göre biraz daha kapsamlı. Öncelikle masasının bulunduğu odada bizden önce STEM dünyasına yollanmış MOBIUS ajanları ve yazının devamında detaylı değineceğim iki psikopat hakkında bazı bilgilere erişebileceğimiz bir pano bulunuyor. Masanın diğer köşesinde oyunda belirli nokalarda bulabileceğiniz Doom, Elder Scrolls, Fallout, Dishonored gibi Bethesda bünyesindeki oyunlara atıfta bulunan toplanabilir eşyaların bulunduğu ufak bir sergi var. Yan odada bir slayt makinesi bulunuyor. Oyunda bulacağınız filmleri burada oynatıp Kidman ile etkileşime geçerek geçmişi anabiliyoruz. Bu sekanslar sonrasında masanın etrafında takılan kara kedi bize biraz green gel takviyesi yapıyor. En uç noktada ise kayıt noktası, bir workbench daha ve karakterimizi geliştirebilmemize olanak tanıyan bir sedye var. Burada Tatiana ile tekrar bir araya gelebiliyor ve karakterimizi geliştirip kilitli dolaplara erişebiliyoruz.

Kahramanlıkta Tavan Yapma Rehberi 101

Sedye mevzusuna girmişken karakter gelişimine biraz değineyim, ayrıca işinizi kolaylaştıracak bir kaç ipucu da vereyim. Önceki bölümde bahsettiğim üzere artık silahları güçlendirmek için green gel harcamıyoruz. Sadece Sebastian’ı lgilendiren yükseltmeler için green gel harcıyoruz. Ancak bazı yeteneklere erişmek için de oyunda az sayıda karşımıza çıkan Red Gel’i de kullanmamız gerekiyor. Biraz değiştirilmiş olan yetenek ağacımız Health, Athleticism, Recovery, Stealth ve Combat olmak üzere beş ayrı sekmeye bölünmüş durumda. Sırasıyla gidersek,

Health

Toughness (4 seviye): Maksimum sağlık değerinizi yükseltir. Özellikle yüksek zorlukta oynayanlar için lazım olacak, zira başlangıç sağlık seviyeniz en fazla iki darbe almanıza olanak tanıyor. 4 seviyeyi de açarsanız sağlık değeriniz ikiye katlanıyor.

Vitality (2 seviye): Önceki oyundaki gibi sağlığınızın küçük bir kısmını yenileyebiliyorsunuz. Sağlık ibresindeki beyaz çizgi ile görünen bu sınırı birazcık yükseltmenizi sağlıyor. Az sonra bahsedeceğim Defiance ile birleştirildiğinde bir nebze işinizi görebilir, ancak çok güvenebileceğiniz bir yükseltme değil.

Defiance (2 seviye): Ölmenize ucu ucuna yetecek bir zarar aldığınızda Defiance devreye giriyor ve sizi ölmekten kıl payı br farkla kurtarıyor. İkinci seviyeye getirdiğinizde ise bu sınır biraz daha artıyor ve normalde kalan sağlığınızdan yüksek bir zarar aldığınızda dahi kurtulma şansı tanıyor.

 

Atleticisim

Endurance (4 seviye): Maksimum stamina değerinizi yükseltir. Son seviyeye getirdiğinizde stamina değeriniz %170’e ulaşır.  Evil Within 2’de staminanız ilk oyundaki kadar kolay tükenmiyor, etrafta bolca koşturabiliyorsunuz. Ancak daha fazlası her zaman işinize yarayacak, haritada gezinmenizi kolaylaştıracaktır. Ayrıca combat sekmesindeki Synaptic Focus adlı yetenek de stamina kullanıyor.

Bounce Back (2 seviye): Harcanan staminayı tazeleme hızınızı etkileyen yeteneğimiz iki seviyeyi de yükselttiğinizde %170 oranında bir tazeleme sağlıyor. Staminayı dibine kadar tüketmeden dikkatli harcarsanız çok ihtiyaç duyacağınız bir yetenek değil.

Reflexes (2 seviye): Hayatta kalmanız için çok değerli bir yetenek olan reflexes belirli bir oran ile saldırıları savuşturmanızı sağlayıyor. Savuşturma oranınız ilk seviyede %20, ikinci seviyede ise %30’a yükseliyor. İlk oynayışınızda birinci seviyeye getirmenizi tavsiye ederim. Nightmare ve Classic zorlukta oynayanlar için pas geçilmemesi gereken bir yetenek.

Recovery
Treatment (3 seviye): Medical syringe ve medical kit ile kazandığınız sağlık değerini yükseltir. Her seviyede %10’luk bir bonus ekleniyor.

Second Chance: Bu yeteneği açtığınız zaman sağlık değerinizi tüketecek kadar ölümcül bir saldırı aldığınız zaman otomatik olarak medical syringe kullanarak hayatta kalıyorsunuz, sağlık değerinizi gözetmeksizin sizi direkt öldürebilen bazı özel saldırılarda işlemeyen bu yeteneğe teknik olarak ilk oynaşınızda çok ihiyaç duymayacaksınız. Oyunumuz zaten sıkça otomatik kayıt alıyor ve öldüğünüz noktaları istediğiniz kadar tekrar edebiliyorsunuz. Ancak oyunu tamamladığınız zaman açılan ve sınırlı sayıda kayıt yapmanıza izin veren Classic modda oynarken çok işinize yarayabilir.

Quick Recovery (2 seviye): Sağlığımızın tekrar dolabilen küçük porsiyonunu daha hızlı doldurmanıza olanak tanıyan yetenek. Sağlığımız kritik noktaya geldiğinde koşma hızımızı da etkiliyor ve tehlikelerden kaçmamız zorlaşıyor. Yeteneğin birinci seviyesi %50 ikinci seviyesi ise %100 bir iyileşme bonusu sağlıyor. Sağlık paketi / materyali harcama konusunda çok pinti biriyseniz en azından birinci seviyeyi açıp işleri biraz daha kolay hale getirebiirsiniz.

Stealth

Bottle Break: Eğer Nightmare gibi bir zorluk seviyesinde oynuyorsanız bu yeteneği oyuna başlar başlamaz açın. Oyunda bulunan cam şişeler normalde yaratıkların dikkatini dağıtmak için kullanılıyor, ancak bu yeteneği açtığınızda sizi yakalamaya kalkan düşmanların kafasına otomatik olarak bir şişe geçiriyor ve zarar almaktan kurtuluyorsunuz. Çok ama çok işinize yarayacak, uzun vadede bolca sağlık paketi tasarrufu yapmanızı sağlayacak bir yetenek.

Low Profile (3 seviye): Bu yeteneğe vereceğiniz her seviye ile etrafta hareket ederken düşmanların sizi farketmeleri daha da güçleşir. Bu sayede daha rahat stealth kill yapabilirsiniz. Oyunun yapay zekasını beğenmeyenler bu yeteneğe fazla puan harcamasın.

Prowler (2 seviye): Çömelerek ilerleme hızınızı etkileyen yetenek. Stealth moduna önem veriyorsanız iki seviyesini de açın, zira Sebastian bu yetenek olmadan çok hantal hareket ediyor.

Predator: Düşmana hızla yaklaşık stealth kill yapmanıza olanak sağlayan yetenek. Düşmanın arkasında iken çıkan tuşa basıp Sebastian’ı hızla rakibine yaklaştırıyor ve yeterli mesafeye ulaştığınızda işini bitiriyorsunuz.  Yalnız bir konuda uyarayım. Bu yetenek düşündüğünüz kadar kullanışlı değil, özellikle nightmare modda oynuyorsanız az önce bahsettiğim tuş ikonu belirmiyor. Bununla da kalmayıp yeteneği kullanmak için belilir bir mesafede olmanız gerekmekte ve koşarken tuşa basmanıza rağmen zaman zaman Sebastian rakibi haklamak yerine yanına geçip beklemeyi tercih ediyor. Bug mı vardır yoksa oyunu Nightmare zorluk seviyesinde oynadığım için midir bilemedim, ben pek verim alamadım bu yetenekten. 12000 green gel de biraz ziyan olmuş gibi hissettirdi.

Ambush: Bu yeteneği açtığınızda köşelerde siper aldığımızda arkalarında lmaya gerek duymadan yaratıklara stealth kill çekebiliyoruz. Bu şekilde yaratık öldürdüğünüzde açılan bir trophy/achievement da mevcut.

Combat

Steady Hands (3 seviye): Nişan alırken elimizin titremesini azaltan yetenek. Konsolda gamepad ile oynayanlar için iyi iş görüyor.

Synaptic Focus: Nişan alırken devreye sokabileceğiniz bu yetenek zamanı yavaşlatarak daha isabetli saldırı yapmanızı sağlıyor. Yeteneği kullanırken stamina tüketiyorsunuz ve açmak için 75000 gel harcamalısınız. Bu çok büyük bir bedel ve yeteneği verimli kullanabilmek için endurance’ı da dördüncü seviyeye getirmeniz lazım. Özetle oyunu bir kez tamamlayıp new+ moduna geçeceğiniz zamana saklayın.

Firing Stance (2 seviye): Silahınızı ateşlediğiniz zaman tepmeyi azaltır. Bu şekilde daha etkili saldırılar gerçekleştirebilirsiniz.

Bullet Cascade: Aktif edildiğinde peşpeşe yapılan saldırıların daha çok zarar vermesini sağlar. Süresi ya da kurşunlarınız tükendiğinde etkisi kaybolur. Yine ikinci oynayışınızda işe yarayacağını düşündüğüm bir yetenek. Özellikle Assault Rifle gibi silahlarla çok ölümcül olacaktır.

Brawler (2 seviye): Bıçak, balta gibi fiziksel saldırılar ile daha çok hasar vermenizi sağlar. Yaratıkların saldırılarını savuşturmakta iyiyseniz basit tiplerle mücadele ederken mermi tasarrufu açısından işe yarar bir yetenek. İkinci seviyede verdiğiniz zararı iki katına çıkartıyor.

Push Kick: Sersemlettiğiniz yaratıkları tekme atarak kendinizden uzaklaştırmanızı sağlayan yetenek. Çok ihtiyaç duymayacaksınız.

Kanlı Sanat

Oyunun yayınlanan fragmanlarında da gördüğümüz iki önemli tip başımıza büyük belalar açacak. Bunlardan ilki Stephano Valentini bir şekilde Union projesine kabul edilmiş sanat düşkünü bir psikopat. Stefano bir zamanlar meydana gelen patlama sonucunda tek  gözünü kaybetmiş bir savaş fotografçısı ve o zamandan beri “ölüm anını” yakalamayı kafaya takmış durumda. Bir şekilde Union projesine dahil olabilen Stephano, çekirdeğin yani Lily’nin gücünü keşfetmesiyle bu “mükemmel” anları kendi yaratmaya başlamış ve bu süreçte seri katil haline gelmiş bir tip. Stephano’nun rahatsız edici, kabusvari işleri oldukça başarılı şekilde görselleştirilmiş ve oyunun ilk yarısında kendisi kadar insan parçalarından oluşturduğu “eserleri” de size bela olacak.

Valentini’nin yanısıra Union’da vaizliğe soyunmuş bir MOBIUS ajanı olan Papaz Theodore da Sebastian’ı en hassas noktası olan geçmişi ve ailesine olan bağı üzerinden sarsmaya çalışan bir başka bela. Alev makineleriyle gezen müritleri ise oldukça sıcak mücadelelere girmenize neden olacak. Ve elbette Evil Within 2’nin de bize oyununun sonlarına doğru sunacağı, bahsedirsem spoiler sayılacak bir kaç sürprizi daha var.

Teknik Mevzular

The Evil Within 2 yeni bir oyun motoru olan STEM Engine ile hazırlanmış (isim seçimi manidar).  STEM Engine Bethesda bünyesinde bulunan bir diğer firma olan id Software’in Doom ve Wolfenstein gibi oyunlarında kullandığı id Tech motoru ile geçlendirilmiş. Sonuç? İlk oyuna göre çok daha kuvvetli görseller. Özellikle ışıklandırma çok başarılı.  Ancak zaman zaman ufak tefek kusurlar gözüme çarptı, örneğin zemin kaplaması üzerine akan kanın bazen kaybolması ya da gölgelerin kararsız kalması gibi… Ancak nadiren oluşan bu ufak teknik kusurlar oyunun genelini baltalamaya yetmiyor.

Atmosfer olarak çok etkileyici bulduğum oyun iş yapay zekaya geldiğinde ise maalesef biraz hayal kırıklığı yaşatıyor. Oyundaki yaratıklar çok agresif, ancak ısrarcı değiller. Gizlenmeye çalıştınız ve görüldünüz mü? Olanca gücünüzle depar atıp ortamdan biraz uzaklaşın. Yaratıkların kısa bir süre sonra sizi takip etmeyi kestiğini hatta varlığınızı inkar edercesine takıldıklarını göreceksiniz. Fener ışığına tepki vermiyorlar, çok yakınlarında değilse çevredeki arabaların kornalarını çaldığınızda yine tepki vermiyorlar. Bu yönleriyle oyun ilk geliştirilme aşamasında sanki daha zor olarak tasarlanmış ve sonradan zorluk konusunda feragat edilmiş gibi durmakta.

Oyunun çok başarılı olmadığını söyleyebileceğim bir diğer yanı da müzikleri. Oyunda maalesef çok akılda yer edebilecek parçalar yok.  Halen oyunu anımsamaya çalıştığımda aklıma sadece güvenli bölgemizde çalan Claire de Lune geliyor. O da 1800’lü yıllarda bestelenmiş bir klasik zaten. Öte yandan ses efektleri çok başarılı. Gerek çevre detayları, gerek kullandığımız silahlar, gerekse yaratıklar çok iyi şekilde seslendirilmiş ve zaten kuvvetli olan görsellere büyük katkı sağlamış.

 

Derinlerde Bir Yerde

The Evil Within 2 başarılı bir devam oyunu.  Hikaye anlatımı, aksiyon ve korku dozu gayet iyi ayarlanmış. İlk oyuna göre daha uzun bir oynanış vaad ediyor. Öte yandan getirdiği yeniliklerden bazıları önceki oyunu seven oyuncuların dahi – tartışmalı olarak – hoşuna gitmeyebilir. İlk oyunun derli topu gidişatından sonra açık dünya, diyalog ağaçları gibi olaylar ilk başta beni de tökezletti. Ancak olanca yeniliğe rağmen oynadığımız oyun yine o çok sevdiğimiz ilk oyunun özünü bünyesinde barındırıyor. Adapte olabilirseniz yine eşsiz bir deneyim sizi bekliyor.

 

GENEL BAKIŞ
Görseller
9
Oynanış
8.5
Hikaye / Sunum
9
Ses / Müzik
7
Eğlence Faktörü
8
Önceki İçerikE3 logosu yenilendi
Sonraki İçerikThe Evil Within 2 için PS4 Pro güncellemesi yolda
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.
the-evil-within-2-incelemeDevrimsel yenilikler getirmesine karşın özünü koruyabilmiş, başarılı bir devam oyunu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz