For Honor – İnceleme

Ben sana Samuray, Viking ya da Şövalye olamazsın demedim...

Bu oyun duyurulduğundan beri merakla bekliyorum. Aylar geçti, yıllar geç.. Tamam o kadar da olmadı ama aylar geçti. Kapalı betada yurt dışında olduğum için oynama fırsatım olmadı, açık betada ise Ubisoft‘un sunucu hatalarından dolayı neredeyse hiç oynayamadım. Oynayabildiğim o kısa süre içerisindeyse bende oluşan düşünce şuydu: “Kaderi Titanfall’a benzeyecek gibi…” Titanfall ilk çıktığında deli gibi saatlerce, günlerce oynamıştım ama bir noktadan sonra sıkılmış ve bir daha oyunun yüzüne bakmamıştım. Bunun sebebi ise mekanikler çok iyi olmasına karşın yapılan şeylerin sürekli aynı oluşu ve modların azlığıydı. For Honor da betada bana böyle hissettirdi. Ubisoft yaptığı bir açıklamayla “oyunu sürekli destekleyeceğini ve etkinlikler düzenleyeceğini, ayrıca bir hikaye modu da olacağını” belirttiyse de, ben pek ikna olamadım. Oyunu oynayana dek…

Herkes kendisinde olmayan şey için sa…

For Honor; alternatif bir dünyada geçen, kısaca Vikingler, Şövalyeler ve Samuraylar arasındaki savaşı konu alan bir yapım. Dünyada gerçekleşen bir afet sonrası aynı bölgeye düşen bu üç grup, belli bir noktadan sonra savaşı bırakıp barış içinde yaşamaya başlar. Ancak Şövalyelerin içinden çıkan bir çapulcu, Apollyon, bu durumun savaşçıları zayıflattığına ve küçük düşürdüğüne inanmaktadır, bu nedenle savaşı yeniden başlatmaya niyetlidir. Sonra tabii ki savaş başlar ve kontrol bize geçer.

Bunları biliyor muydunuz?

Kontrol demişken, oyun kesinlikle ve kesinlikle kontrolcü ile oynanması gerekiyor. Ben oyunu ne kadar PC platformunda oynamış olsam bile oyun “Ben kontrolcü için yapıldım ağabey.” diye bas bas bağırıyor. Tabii ki de klavye ve fare ile de oynayabilirsiniz ancak yine de siz bilirsiniz

Merhabalar, ben Emre! Bu yazıya özel olarak ara sıra Can Bey’e eşlik edecek ve oyunun PlayStation 4 sürümü hakkında detaylar aktaracağım. Oyunculuk deneyimini yoğun olarak PC ekseninde klavye ve mouse ikilisiyle yürütmüş olan yazarımız eğer bir oyun için gamepad lazım diyorsa  buna kesinlikle kulak vermelisiniz. Oyunda rakibinize kilitlenmek için sol arka tetik tuşa (PS4 için L2) basılı tutmalı ve bu esnada efektif olarak gard pozisyonunuzu değiştirmeli (sağ analog) ve düşmanın saldırı tarzını tartıp hafif ve ağır saldırılarınızı doğru anda kullanmalısınız (R1 ve R2). Bunların yanısıra karakterlerimizi yetenek ve eşya kullanabildiğini de hesaba katarsak dpad tuşları hızır gibi yardımımıza koşuyor. Uzun lafı kısası, söz konusu For Honor ise gamepad candır.  Özellikle PC’de klavye / mouse ile Dark Souls oynamaya çalışmış olan “bahstsız ruhlar” durumu daha iyi anlayacaktır. 

Oyun ne kadar aslında çoklu oyuncu ağırlıklı olsa da, senaryo modu olması sevindirici. Mükemmel değil ama ben keyifle oynadım. Buyrun oyunumuzun derinine ilk olarak tek oyunculu mod ile inelim.

Çalgıcı karısı Apollyon.

Senaryonun özetini biraz önce geçmiştim. İlk olarak şövalye olarak başladığımız oyunda en başta Apollyon’un “kahramanlarımızı” nasıl gaza getirdiğini ve kıvrak zekasıyla birlikte nasıl diğer ırklar arasında da savaş çıkardığına şahit oluyoruz. Tekli tarafta her ırktan altışar bölüm oynuyoruz ve sırasıyla Şövalyeler, Vikingler ve Samuraylar tarafından olaylara şahit oluyoruz.

Açıkçası benim beklentim o kadar düşüktü ki, hikaye kısmının bu derece iyi olması beni şaşırttı. Dediğim gibi mükemmel değil ama hikayesiyle merak uyandıran, akıcı bir yapım var. Hem oyunun asıl odaklandığı çoklu oyuncu kısmına hazırlaması da başka bir artı. Oyunun mekaniklerini öğrenmek ve diğer kahramanların da özelliklerini öğrenip, çoklu kısımda oynayacağınız karakterin stratejisini belirlemek açısından senaryo tarafını bitirmek faydalı olacaktır. Eğer oynadığınız bölümlerde etrafı gezerseniz kırılabilir eşyalardan çoklu kısımda da kullanabileceğiniz “steel” (oyun içi para birimi diyebiliriz.) ve bazı özelleştirmeler kazanabilirsiniz.

For Honor, ilk Titanfall’un yaptığı hataya düşmeyerek doğru bir işe imza atmış. Ama olay tabii ki çoklu kısım da bitiyor. Yalnız tekli tarafta bir saçma kısım var ki, internet bağlantısı zorunlu. Kopyadan koruyacağız diye parasını vermiş insana işkence çektirmenin ne anlamı var, anlamak mümkün değil.

“Senaryo modu olmadan mı çıkıyor? Sadece multiplayer mı olacak?” gibi kaygılarla oyunun çıkışını beklerken Ubisoft alttan alttan çalışıyormuş 🙂 Senaryo modunun bir diğer güzelliği ise üç fraksiyonun kahramanlarını hikayeye güzel bir şekilde yedirip oyuncuya bu kahramanların oynanış dinamiklerini güzelce öğretmesi. Görevlerden kazandıklarınız da cabası. Tek handikapımız ise PC’de olduğu gibi konsolda da maalesef internete bağlı olmadığınız takdirde tek oyunculu modu dahi oynayamıyor oluşumuz.   ~ Emre

 

Yeminimi bozdum ulen.

Çoklu oyuncu tarafı oyunun omurgası. Aslında bu kısım oyunu alıp almayacağımıza karar verdiğimiz yer.

Tekli tarafta savaşın başladığına tanık olmuştuk. Çoklu tarafta ise devam eden savaşa tanık oluyoruz. İlk olarak birbiriyle savaş halinde bulunan bu üç ırk arasından bir tarafı seçiyoruz ve yaptığımız savaşlar, ırkımızın savaş durumunu etkiliyor.

Şöyle ki, harita üzerinde bölgeler var ve bu bölgelerde o ırkın oyuncuları tarafından kazanılan ya da kaybedilen savaşlara göre o bölgeyi hangi ırkın ele geçirdiği belli oluyor. Belli bir saat aralığında bölgeler bu duruma göre güncelleniyor ve belirli gün aralığında ise harita sıfırlanıyor. Belli bir –uzun– süreç sonunda hangi ırkın kazandığı ilan ediliyor ve o ırkı seçmiş kişiler ödül kazanıyor.

İlginç bir detayı paylaşmak adına burada tekrar araya giriyorum. Yukarıda bahsi geçen fraksiyon savaşları “kısmen” cross platrform işliyor. Her ne kadar PC ve konsol oyuncuları birbirleriyle doğrudan mücadele etmiyor olsa da elde ettikleri neticeler ortak bir havuzda toplanıyor. Diğer bir deyişle üç fraksiyonun amansız mücadelesinin galibi oyunun oynandığı tüm platformlar hesaplanarak belirleniyor.  İleride belki konsol ve PC oyuncuları ortak serverlarda birbiriyle mücadele edebilir, hoş da olmaz mı? Ubisoft’un özellikle oyunun ilerleyen dönemlerinde (özellikle oyuncu sayısının azalmaya başladığı bir dönemde) böyle bir yola girebileceğini tahmin ediyorum.   ~ Emre

Ancak savaşları yaparken seçtiğiniz ırkın savaşçısını oynamak zorunda değilsiniz. Örnek olarak, Samurayları seçtiyseniz çoklu tarafta Vikinglerden de kahraman seçebilirsiniz. Hangi kahramanı seçerseniz seçin, savaş sonucunuz seçtiğiniz ırka etki ediyor.

Çoklu tarafta üç ana oyun modumuz bulunuyor ve bu modlar haritanın bölgelerine dağılıyor. Yani savaşmayı seçtiğiniz bölgede sizin ırkınız savaşmıyor olabilir ve bu nokta kazandığınız ya da kaybedeceğiniz savaş sonuca etki etmeyecektir.

Modlarımız ise “dominion“, “deathmatch” ve “duel” olarak üçe ayrılıyor:

Dominion: Bu modda haritada üç bölge var ve bu bölgeleri elinde bulunduran takım, bölgeyi elinde tuttukça puan kazanıyor. Genel olarak haritalar bir bölge mavi takıma, bir bölge turuncu takıma, diğer bölge ise ortada olmak üzere tasarlanmış. Ortadaki bölgede ayrıca bizim dışımızda minik askerlerimiz savaşıyor. MOBA tarzı oyunlardaki sistem gibi düşünebilirsiniz. 1000 puana oluşan takım, eğer diğer takımın hepsini öldürebilirse kazanıyor.

Deathmatch: Bu modda 4vs4 savaşlar yapıyoruz. Bu mod altında ise iki alt mod bulunuyor:

->Skirmish: Bu modda “dominion“da olduğu gibi minik askerlerimiz yine bulunuyor ancak bölge ele geçirmek yok. Karşı tarafın askerlerini ve kahramanlarını öldürdükçe puan kazanıyorsunuz. Dominion gibi 1000 puana ulaştıktan sonra diğer takımın hepsini öldürürseniz oyunu kazanıyorsunuz.

->Elimination: Bu modda ise kahramanlar dışında hiçkimse yok. Puanlama sistemi kullanılmıyor. Üç eli kazanan, oyunu da kazanıyor.

Duel: Burada ise 1vs1 ya da 2vs2 maçlar yapıyoruz. Elimination gibi üç el kazanan, oyunu da kazanıyor.

Bunları biliyor muydunuz?

For Honor’da modları gerçek insanlar dışında, co-op olarak botlara karşı da oynama şansınız var. (Aynı botlar tekli kısımda da karşınıza çıkıyor bu arada.) Bu noktada yapay zekadan bahsetmem gerekir ki, meh. Aslında ilk oynadığınızda botlar cidden çok zekice hareket ediyor gibi geliyor ancak aslında botlar sürekli aynı şeyleri yapıyorlar. Birkaç noktada “Oha bunu nasıl yaptı?” dediğiniz kısımlar olsa da, genel olarak vasat diyebilirim.

…amma ve lakin oyundaki bazı questler sizi botlar ile de oynamaya yönlendirebiliyor. Ekstra kaynak kasmak için zaman zaman kendinizi yapay zeka ile mücadele ederken bulabilirsiniz. Ayrıca oyuna (özellikle de kontrollere) alışma sürecinizde botlar ile savaşmak yardımcı olabilir.   ~ Emre

Biz Kıbrıs’ı alarak sizin kolunuzu kestik.

Tabii ki bu savaşları yapmak için kahramanlara ihtiyacımız var. Üç ırktan dörder kahramanımız bulunuyor ve önümüzdeki yıl boyunca ikişer tane daha kahraman eklenecek. (Bu kahramanlar oyun içi parayla alınabilecek mi, belli değil. Şu an “sezon bileti” ile bu kahramanlara erişme şansınız var.)

Kahramanların karakteristik özellikleri farklı. Hepsinin avantajları ve dezavantajları var. Kimi kahraman çok hızlıyken canından oluyor, kimisi çok fazla hasar verebilirken hızından kaybediyor. Ayrıca kahramanların savaş içinde kazandığınız seviyeye göre özel güçleri oluyor. Aslında “taş-kağıt-makas” sistemi işliyor diyebiliriz. Doğanın kanunu da bu, bir şeyden kazanmak istiyorsanız bir şeylerden feragat etmeniz gerekir. (Bir mühendisin notları.)

Kahramanlar arasındaki savaş mekaniklerini gerçekten başarılı buldum. Mekanikler ise şöyle işliyor. Saldırı ve savunma yapabileceğiniz 3 yön bulunuyor: Sağ, sol ve yukarı. Bu yönü kontrolcünüzün sağ analoguyla seçiyorsunuz. Karşı tarafın nereden saldırdığını görüyorsunuz ve savunmak için doğru yönü seçmeniz gerekiyor. Saldırı-savunma dışında rakibinizin gardını bozabilir, bir yöne itebilir ya da kaçadabilirsiniz. (Bu da bir seçenek.) Ama her yaptığınız hareketin bir karşı hareketi var. Aslında yeteneğin ve refleksin çok öne çıktığı bir yapı bulunuyor. Hangi harekete karşı nasıl savunma yapılır, karşı tarafın zayıf noktaları nelerdi gibi birçok değişkeni yorumlayıp hamle yapabilmelisiniz.

For Honor’da rakiplerimle kapışırken (özellikle birebir mücadelelerde) zaman zaman bir dövüş oyunu oynuyor hissine kapılmadım değil. Yukarı paragrafta Can Bey’in de bahsettiği üzere oyunda rakibinizi iyi tanımanızı gerektiren, reflekse dayalı bir oynanış yapısı mevcut.  Ayrıca belirli saldırıları peşpeşe yaparak kombolar da gerçekleştirebiliyoruz. Bu kombolar kahramandan kahramana farklılık gösteriyor. Hmm… evet, tıpkı dövüş oyunu gibi. 🙂  ~ Emre

 

Yazı içinde birkaç kez oyun için para olan “steel“den bahsettim. Bu  paralar kahramanınızı kozmetik olarak özelleştirebilmeye, eşya kutuları satın almanıza ya da “şampiyon” ünvanı (Fazladan deneyim kazanma, savaş sonrası daha fazla eşya kazanma gibi ekstra özellikler veren bir sistem.) almanıza yarıyor. (Bunlar dışında da birkaç alabileceğiniz şeyler var.) Tabii ki Ubisoft durur mu, yapıştırmış cevabı: Gerçek parayla “steel” alabiliyoruz.

For Honor bu kısımda sevdiğiniz yemeğin tuzsuz olması gibi bir tat veriyor. Önünüzde cidden çok güzel bir “yemek” var. Ancak bu yemeğin baharatları için ya ekstra para vereceksiniz ya da çok az bir kısmını baharatlı yiyeceksiniz. “Steel” biriktirmek çok kolay değil. Günlük görevleri yapmak bir nebze rahatlatsa da, yine de kesinlikle yetmiyor. Hele işin kozmetik tarafına girerseniz kesin para harcamanız gerekiyor. Biriktirdiğiniz steelleri hiçbir şeye harcamadan sadece eşya için kullanırsanız pek sıkıntı olmuyor, o konuda “pay-2-win“e dönüşmemesi rahatlatıcı. Ancak mesela  yukarıda da bahsettiğim “şampiyon ünvanını” alabilmek için istenen steel miktarı çok fazla. Biriktirdiğiniz steellerle almanız durumunda eşyalara harcayacak steeliniz kalmıyor. Yani aslında neyi istediğinize karar vermeniz gerekiyor, onun dışındaki şeylere de erişmek isterseniz kesenin ağzını açmanız gerekecek. Steellerle karakterlerin özel güçlerine anında erişim gibi seçenekler de mevcut.

Özlenen eski sevgili.

Ubisoft, bir ara uyguladığı stratejilerle cidden biz oyuncuların nefretini kazanmaya başlamıştı. Assassin’s Creed serisinin suyunun çıkması, Watch Dogs’taki kandırmaca, saçma sapan kopya koruma sistemleri gibi bizleri canından bezdiren olaylar yaşadık. Ancak şu an karşımızda bu imajdan yavaş yavaş kurtulmaya çalışan bir firma var.

Watch Dogs 2’nin sessiz sakin gelmesi, Assassin’s Creed’in hasata bırakılması gibi detaylar bunu gösterir nitelikte. For Honor ise cidden keyifli, güzel ve “çalışan” bir oyun. Ben birkaç çökme dışında bir problem yaşamadım. Oyun içi hata hiç görmedim. Bazen PC’de sunucu problemleri yaşanıyor. (Hadi o kadar kusuru affettim.) Bir de bahsetmeden edemeyeceğim, müzikler çok tekrar ediyor. Tamam savaş ortamı, davullar falan vuruyor da; o davullar niye hep aynı ritmi vuruyor…

Çoklu oyuncu kısmı sizi cezbettiği noktadan itibaren yüzlerce saat oynanış süresi sizleri bekliyor. Oyunu kısa bir süre deneyim edin. Eğer beğenirseniz almamanız için hiçbir sebep yok.

Sevgili oyunseverler,  For Honor Ubisoft’a olan güvenimizi bir parça olsun yerine getiren, başarlı bir proje. Aslen türünün ilk örneği sayılmaz; denk gelmiş olanlar direkt hatırlayacaktır, konsept olarak PC’de Chivalry: Medieval Warfare ile oldukça benzerlik gösteriyor. Ama For Honor çok daha keyifli oynanış dinamiklerine sahip, senaryo modu ve diğer özellikleriyle daha detaylı bir yapım olarak tahtı Chivalry’den devralıyor. Bu arada Can Bey pek bahsetmemiş ama oyunun görselleri de vurucu noktalarından biri. Gerek karakter modelleri, gerek çevre detayları olanca canlılığı ile resmen oyunun atmosferini solumanıza olanak tanıyor.  Çoklu oyuncu modu odaklı oluşu ve PS Plus üyeliği gibi konularda sıkıntınız yoksa, biraz olsun medieval temalı oyunlara ilgi duyuyorsanız çok keyif alabileceğiniz; sabrınıza ve merakınıza bağlı olarak (ve Ubisoft’un oyunu güncel tutma sözünü de hesaba katarak) günlerce, haftalarca belki de aylarca oynayabileceğiniz güzel bir oyun olmuş For Honor.  

 

GENEL BAKIŞ
Oynanış
9
Görseller
8
Ses
7
Hikaye
6
Çoklu Oyuncu
9
Eğlence
9
Önceki İçerikYeni Final Fantasy XV İçeriği Çıktı, A King’s Tale Yolda!
Sonraki İçerikSÖYLENTİ: Sony yeni bir el konsolu geliştiriyor olabilir!
Makine ve otomotiv mühendisi, aynı zamanda yılların oyuncusu. Arada kamyonculuk yaptığı iddia edilmektedir.
for-honor-incelemeYeniçerileri de isteriz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz