Blade Chimera inceleme

Indie oyunların yeri hep ayrıdır. Teknolojinin gelişmesiyle artık büyük ekiplere ihtiyaç duyulmadan oyun geliştirmek mümkün hale gelmişti ve hevesli insanlar hayallerindeki ilginç fikirleri, özellikle de büyük şirketlerin ticari kaygılarıyla asla girişmeyeceği cinsten fikirleri oyunlara dönüştürmeye başlamıştı. Örneğin Fez ya da Journey benzeri bir oyun bulmanız pek kolay değil. Öte yandan bazı indie geliştiriciler ise özlemini duydukları, artık pek karşımıza çıkmayan türlerin nostaljisini kovalamayı tercih etmişti. Bu türlerin başında ise metroidvania gelmekteydi. Böylece Cave Story, Hollow Knight ve Guacamelee gibi oyunlar doğdu ve halen birileri bir yerlerde bu türe emek vermeye devam ediyor. Tabii 5-10 yıl önce iyi karşıladığım bu durum günümüze yaklaştıkça ve indie satürasyonu oluşmaya başlayınca artık boğucu hale geldi. Öyle ki çok sevdiğim bir tür olsa da bazı oyunları göz ardı etmeye bile başladım. Açıkçası Blade Chimera da bu oyunların arasındaydı, ta ki yapımcı ekibin Team Ladybug olduğunu farkedene kadar. Peki, fikrimi değiştirmemde ne etkili oldu? Cevabı için buyrun inceleme yazımıza…

Uç uç böceğim

Team Ladybug öyle çok da eski bir ekip değil; 2020’lerden bu yana muhtemelen çoğunuzun ismini duymadığı birkaç oyuna imza attılar. Kendileriyle 2021’de yaptıkları Record of Lodoss War: Deedlit in Wonder Labyrinth ile tanışmıştım. Oyunu farketmemi sağlayan yegane sebep ise eski bir anime takipçisi olmam ve büyük bir klasik Record of Lodoss Wars’a kayıtsız kalamamamdı. Oyunu dahi çıkış dönemi değil, iyi bir indirim yakalayınca edinmeyi tercih etmiştim, zira önüm arkam sağım solum metroidvania türü oyunlarla doluydu. Bu hareketimden ötürü kendime halen biraz kızarım, zira oyun metroidvania türünün nirvanası kabul edebileceğim Castlevania: Symphony of the Night’tan beri oynadığım en keyifli yapımlardan biriydi. Spritelar ve özellikle animasyonlar göz okşuyordu, haritada deli gibi gezmenize gerek olmadığı için biraz lineer hissettirse de bir metroidvania namına ne varsa veriyordu, ayrıca animedeki olaylara çok ilginç bir aftermath getiren senaryosu da finalde biraz kalbimi burkmayı başarmıştı.

Özetle ilk başta incelemeyi düşünmediğim Blade Chimera için fikrimi değiştirmem tamamen Team Ladybug’ın başarısıdır. Oyunu oynadığımda da güvendiğim dağlara kar yağmadığını farketmek ayrıca güzel oldu. Yine metroidvania tarzında hazırlanmış olan oyun Deedlit’in in Wonderland’in üstüne birşeyler eklemeyi dahi başarmış.

Fütürist gulyabani

Blade Chimera ilginç bir atmosfere sahip. Cyberpunk bir dünyada geçen oyunda yokai olarak adlandırılan ruhani / şeytani varlıklar hala insanlar için bir tehdit. Shin adlı bir avcıyı oynadığımız oyun ilk başta tabanca kontrolleri ile dikkatleri çekiyor. Uzak menzil silah kontrolleri oldukça konforlu olan oyun kısa bir süre içinde Shin’in Lux adlı bir iblisle karşılaşması ile gerçek mekaniklerini bizle tanıştırıyor. Lux’ın dönüştüğü Lumina Blade yakın menzil saldırıların yanısıra duvarlara saplanıp Shin için bir basamak görevi görme, objeleri kontrol etme, hatta geçmişteki obje formlarını doldurma gibi ilginç fonksiyonlara sahip. Detaylandırmak gerekirse yıkılmış bir yapıyı onarıp üzerinden geçebilir, size saldıran bir düşmanın önünde bir platform dirilterek saldırılara siper edebilirsiniz. Oyunda ayrıca çok sayıda silah ve kuşanılabilir zırh da bulunuyor.

Deedlit in Wonder Labyrinth gibi Blade Chimera da aksiyonu ön planda tutan bir metroidvania. Harita tasarımı da yine oyuncuyu abartı derecede dolaştırmadan, temiz bir şekilde görevleri göstererek ilerleten ve işi de aşırı sündürmeden 9-10 saat içinde biten bir yapıda. Bu, oyundan ne beklediğinize bağlı olarak iyi ya da kötü bir etken olma potansiyeline sahip. Örneğin aşırı karmaşık ve ara verdiğinizde ne yapacağınızı unutturan metroidvania türevlerinden yorulduysanız Blade Chimera ilaç gibi geliyor. Oyun başına geçip saatlerce kalkmadan oynayabilecek şanslı bir oyuncuysanız Blade Chimera’y birkaç oturuşta bitirebilirsiniz ve ister istemez fiyat / performans konusunda Hollow Knight gibi 30-40 saati bulabilen başka örneklerle kıyaslayabilirsiniz.

Teknik mevzular

Oyun şu an için PC ve Nintendo Switch platformlarında yer almakta. Nintendo Switch’e özellikle yer vermeye çalışan bir ekip olarak incelememizde bu sürümü tercih ettik. Deedlit in Wonder Labyrinth gibi Blade Chimera da sistemleri pek yormayan, güzel tasarlanmış ve canlandırılmış piksel görseller ile hazırlanmış. Müzikler de tıpkı görseller gibi retro bir tada sahip. Öte yandan Deedlit’te bazı yazılımsal sıkıntılar kendini hissetiriyor, oyunda nadiren yavaşlama ya da anlık takılmalar gözlemlenebiliyordu. Blade Chimera’da çok daha temiz bir iş çıkarlmış ve kaymak gibi bir performans yakalanmış. Oyunun lite yapısı dosya boyutuna da yansımış. Sadece 470MB yer tutan oyun rahatlıkla dijital olarak edinilebilir, kütüphanelere yer kaygısı çekmeden eklenebilir.

Uzun lafın kısası Team Ladybug yine kendine has bir keyfi olan, bazı türevlerinin aksine oynanışı uzatmak namına oyuncuyu aynı yerlerde dolaştırmadan kaçınan, aksiyonu ön planda tutan “çerezlik” kıvamda bir metroidvaniaya imza atmış. Eğer severseniz Deedlit in Wonder Labyrinth’i de tavsiye ederim.

GENEL BAKIŞ
Görseller
7.5
Oynanış
8
Performans
9
Eğlence
8
Önceki İçerikFreedom Wars Remastered inceleme
Sonraki İçerikGuilty Gear -Strive- Nintendo Switch Edition inceleme
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.
blade-chimera-incelemeKendi çapında birkaç taze mekanik barındıran çerezlik bir metroidvania arayan oyuncular için Blade Chimera gayet uygun bir seçim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz