Dragon Age: The Veilguard inceleme

10 yıl aradan sonra, yeniden fantastik diyarlarda...

BioWare zamanında rol yapma oyunları söz konusu olduğunda saygı ile anılan bir firmaydı. Star Wars: Knights of the Old Republic, Baldur’s Gate, Neverwinter Nights gibi 90’ların sonu ile 2000’lerin başındaki bir döneme damga vuran stüdyo yakın dönemde de Mass Effect ve Dragon Age serileriyle biliniyor. 2009 yılında oyun dünyasına övgüler toplayarak giriş yapan Dragon Age sadece beş yıl içinde bir üçlemeye dönüşmüş, ardından tam 10 yıllık bir sessizliğe gömülmüştü. BioWare o aralıkta Mass Effect’e tekrar odaklanarak Mass Effect: Andromeda’yı hazırlamış ama eski başarısını yakalayamamıştı. Dragon Age: The Veilguard inceleme yazımızda bilimkurgu türünden tekrar high fantasy tarafına dönen BioWare’in en yeni rol yapma oyununu masaya yatırıyoruz.

Doğru, ileri

Serinin bir önceki oyunu Dragon Age: Inqusition’ın yaklaşık 9-10 yıl sonrasında geçen The Veilguard bize Rook lakaplı bir kahramanın kontrolünü veriyor. Rook, yani kale, adını satranç taşından alıyor. Önemli bir taş olsa da düz hareket eden bir arkadaş olduğundan kendisine bu lakabı uygun görmüşler. Elf büyücü Solas’ın ölümlüler ve ruhani varlıkları birbirinden ayrı tutan metafizik bariyer Veil’i yoketme çabalarını durdurmaya çalışan ancak başarısız olan Rook artık insanlığın arasına karışmış iki tehlikeli tanrıyı durdurmak zorundadır. Ancak macerasında yalnız değildir ve yandaşları bu zorlu görevde onunla birlikte hayatlarını ortaya koyacaklardır.

Dragon Age: The Veilguard çok özgün olmayan ve sunumda da “casual” takılan bir oyun. Ara sahneler ve diyaloglar oldukça seri ve duru bir şekilde ilerliyor. Seçimlerimiz genellikle onayalayan, makaraya saran ya da sert çıkışan üç tema üzerinden ilerliyor. Belirli noktalarda yol ayrımı tadında seçimlerimiz ve yandaşlarımızın bu seçimlere verdiği belli başlı tepkiler ile bu tekdüze yapı biraz kırılıyor. Lineer bir yapıda olan bölüm tasarımları ve hızlı akan diyaloglar zaman zaman oyunun rol yapma niteliğini zayıflatıyor ancak genel olarak aksiyonun ve kısıtlı olsa da keşif elementlerinin hakkı mutlaka veriliyor.

Karakter sıkıntısı

Oyunda insan, elf, cüce ve quanari olmak üzere dört ırk ve birkaç ufak tefek perk içeren altı arka plan rol seçerek bir karakter oluşturabiliyorsunuz. Karakteriniz için büyücü, savaşçı ve hırsız olmak üzere iç de meslek seçimi sunuluyor. Bu üç meslek içindeki seçiminizi oyunu nasıl oynamak istediğinize göre yapmalısınız. Savaşçı kılıç ve kalkan ikilisi veya tokmak gibi yakın dövüş odaklı silahlarla takılırken büyücü uzaktan düşmanlarınıza ölüm yağdırıyor, hırsızla da kaçınılmaz olarak yayınız okunuzu kuşanıp uzaktan düşmanları şişliyor ya da iki elinize birden aldığınız bıçaklarla doğruyorsunuz, yani yakın / uzak mesafe dövüşler arasında çeşitlilik isteyenler için ideal.

Rol yapma oyunlarının en can alıcı kısımlarından biri karakter yaratma ekranlarıdır. Türün istikrarlı oyuncuları hayallerindeki kahramanı oluşturmak ya da kendi personalarını oyuna dahil etmek için en ince detaylar için yeri gelir saatlerini harcarlar. Açıkçası ben de muhtemelen yarım saat sonra tepeden tırnağa zırhla donatacağım ve belki de bir daha hiç görmeyeceğim nice karakteri ince ince hazırlarım. Dragon’s Dogma 2 çıkışından önce yayınlanan karakter oluşturma uygulamasında kendime benzer bir karakteri hem de pawn olmak üzere kedimi oyuna dahil edebilmek için uzun bir zaman geçirmiştim. Baldur’s Gate 3’te ise rol yapma işinin kaotik ve biraz karanlık bir tarafını sırtlayacağım Drow ırkı karakterimi yine keyifle hazırlamıştım. Dragon Age: The Veilguard’da ise ilk olarak karakter şablonlarının ince detayları üzeirnde pek de hakim olamadığımı görmek oldukça üzücü oldu. Eğer çirkin bir şey yapmak istiyorsanız işiniz bayağı kolay, ama aklınızdaki karakteri yoğurmak istiyorsanız uzun uğraşlar sonucu bir yere varamayıp pes ederek, şablonlardan ufak tefek farkları olan karakterlere döneceğiniz oldukça kısır bir karakter oluşturma bölümüyle tatsız bir giriş yapıyoruz oyuna.

Yoldaşlık ve ötesi

Dragon Age: The Veilguard yalın bir oynanış şeması ile geliyor. Ana karakterimizin hafif ve kuvvetli olmak üzere iki temel saldırısı ve meslek seçiminize bağlı olarak kalkan tutma gibi birkaç da ek fonksiyonu var. Bu yanı ile düzinelerce aksiyon rol yapma oyunundan çok farkı yok. İşin içine yoldaşlarınız da girdiğinde kontroller biraz daha çeşitleniyor ve keyif bir kademe daha artıyor. Hem keşif hem de savaş sekanslarında yoldaşlarınıza çeşitli komutlar verebiliyorsunuz. Oyunda yanınıza katılabilecke toplam 7 yoldaşınız var. Öyküdeki seçimleriniz ile bağınız kuvvetlendirebilir veya sizden soğumalarına neden olabilirsiniz. Oyun bu seçimler ve sonuçları konusunda sizi oldukça net şekilde bilgilendiriyor. Bazı ölüm kalım durumları mevcut, burada da oyun size karakterlerin tehlikede olduğu konusunda net bir ikaz geçiyor. Özetle dikkatinizi verdiğiniz takdirde yoldaşlarınızın kaderi hakkında kontrolünüz dışında bir şey gerçekleşmiyor.

Yanınızda aktif olarak iki yoldaş bulundurabiliyorsunuz ve tıpkı ana karakteriniz gibi onların da seviyeleri, yetenek ağaçları, kuşanabilecekleri zırh ve silahlar var. Dövüşlerde yoldaşlarınız otomatik olarak düşmanla mücadele ediyor. İstediğiniz an yardıma çağırarak kuvvetli saldırılarını da aktif uğraştığınız düşmana yönlendirebiliyorsunuz. Keşifte hikaye kapsamında da en başlarda öğretileceği üzere yoldaşlarınızı araştırma tarafında kullanabiliyorsunuz ve erişime kapalı bazı yerlere ulaşım buna bağlı kılınmış. Yoldaşlarınızın kendilerine ait questleri de mevcut ve bu questler tamamlandıkça yeni yetenekler elde edebiliyorlar. Görevler içindeki seçimleriniz, özellikle finale doğru yaptıklarınız ödüllerin değişim göstermesine yol açabiliyor. Görevler veya hikaye seçimleri haricinde yoldaşlarınıza hediyeler de vererek bağınızı kuvvetlendirmeniz mümkün.

Teknik analiz

Oyunumuz Electronic Arts bünyesinde diğer bir firma olan DICE’ın geliştirdiği Frostbite motoru ile hazırlanmış. Bu motor ile şu ana kadar Need of Speed, Battlefield, Dead Space ve FIFA gibi klasiklere hayat verdi. BioWare de Mass Effect: Andromeda ve Dragon Age: Inquisition’da bu motoru kullanmış ve hayli tecrübe toplamıştı. The Veilguard’ın daha ilk yayınlanan oynanış görüntülerinde de Frostbite’ı ne kadar başarılı kullandıklarını bir kez daha görmüştük. Videoda sinematik tatta görseller kadar saç fiziği de çok ilgimi çekmişti. Bu konuda açıkçası paragraflar dolusu yazabilirim, çünkü oyun yapımcılarının karakter tasarımında en büyük mücadele verdikleri konulardan biri saçlardır. Teknoloji ilerledikçe ve sistemler daha yüksek polygon işleyebildikçe daha detaylı saçlara sahip karakterler görsek de saçların halen kalıp gibi durması ya da vücut veya kıyafetin içinden geçmesi oldukça sıradan bir durum. The Veilguard’da ise hem hareketinizi takip eden kompleks bir saç fiziği var, hem de saçlar vücudun üzerinden oldukça doğal bir şekilde salınıyor ve başka objelerin içine kaçmıyor. Saç fiziği kullanılan çok oyun gördüm ama Veilguard bugüne kadar gördüğüm en başarılı örnek olabilir. Öte yandan aynı özeni kumaşta da görmek isterdim ama uzun saplı silahının sırtındaki pelerinden geçtiğini görünce üzülerek işin sadece saçla kısıtlı kalmış olduğunu farkettim.

Oyun lineer yapısının da etkisiyle çevre detaylarında harika bir görsel etki yakalamış. Bu tür oyunlarda açık dünya artık çok başvurulan bir tarz ama bunun faturası genel olarak görsel detaylarına yansıtılınca bu tarz lineer ama iyi görünen oyunların kıymetini daha iyi anlıyorum. İşin sonunda ne kadar geniş bir alanı dolaşabildiğiniz değil, dolaştığınız alanın kısıtlı dahi olsa ne kadar dolu olduğu daha önemli hale geliyor.

Performans tarafına gelirsek Dragon Age: The Veilguard’ın ilginç bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Konsol tarafında Sony’nin yeni konsolu PlayStation 5 Pro odaklı geliştirildiği belirtilen oyun PC’de ise Ray Trace açık veya kapalı kullanıma göre iki farklı sistem gereksinimi duyurdu:

Ray Trace KAPALI – Minimum gereksinimler(1080p 30fps):

İşlemci: Intel Core i5 8400 / AMD Ryzen 3 3300X
Ram: 16GB
Ekran Kartı: Nvidia GTX 970 / GTX 1650
VRAM: 4GB

Ray Trace KAPALI – Ultra için önerilen (2160p 60fps):

İşlemci: Intel Core i9 12900K / AMD Ryzen 9 7950X
Ram: 16GB
Ekran Kartı: Nvidia RTX 4080 / AMD RX 7900XTX
VRAM: 12GB

Ray Trace AÇIK – Minimum gereksinimler (1440p 30fps)

İşlemci: İntel Core i9 9900K / AMD Ryzen 7 3700X
Ram: 16GB
Ekran Kartı: Nvidia RTX 3080 / AMD Radeon RX 6800XT
VRAM: 10GB

Ray Trace AÇIK – Ultra için önerilen (2160p 30fps)

İşlemci: Intel Core i9 12900K / AMD Ryzen 9 7950X
Ram: 16GB
Ekran Kartı: Nvidia RTX 4080 / AMD RX 7900XTX
VRAM: 12GB

Gereksinimleri incelediğimizde oyunun aşırı derecede talepkar olduğu açık. Özellikle Ray Trace açık ve stabil 60fps oynayabilmek için çözünürlükten veya diğer ince ayarlardan kısmamız gerekmekte. Öte yandan bu gereksinimler oyunun oldukça etkili duran görsellerinin ister istemez beraberinde getirdiği bir durum.

Konsol tarafında ise PlayStation 5 ve Xbox Series X tarafında artık standartlaşmış Performance ve Fidelity modları karşımıza çıkıyor. Bu iki mod içinde Ray Trace desteği sadece Fidelity modunda bulunuyor ve 30fps değerinde bir oynanış deneyimi sunuyor. Performance ise Ray Trace’i masadan kaldırp yerine 60fps getiriyor. Çözünürlük tarafında ise Fidelity görüntüyü 1080p üzerinden işleyerek FSSR2 ile 4K civarına upscale ediyor. Performance modu ise aynı şekilde 720 üzerinden işlenerek 1440p’ye kadar çıkabiliyor.

Oyunun geliştirilme aşamasında Sony’nin yeni konsolu PlayStation 5 Pro da es geçilmemiş. BioWare teknik yönetmeni Maciej Kurowski yaptığı açıklama ile Pro için özel bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirtti. Detaylarını deneyim etme şansı bulamasak da yapılan açıklamaya göre hem Fidelity hem de Performance modlarında genel çözünürlükte artış ve her iki modda da detaylandırılmış görsel seçenekleri yer alacak. Sony’nin yeni PSSR teknolojisi sayesinde orijinalde sadece Fidelity modunda bulunan Ray Tracing’den Performance modunda da yararlanılabilecek. Bu haliyle PlayStation 5 Pro ile amiral gemi niteliğinde bir PC’ye oldukça yakın bir performans alabilmek mümkün olacak gibi görünmekte.

Ruhun gıdası

Dragon Age: The Veilguard ile ilgili detaylı bilgiler gelmeye başladığında ilk ilgimi çekenlerden biri soundtrack olmuştu. Interstellar ve Inception gibi unutulmaz sinema filmlerinin Oscar ödüllü bestecisi Hans Zimmer ve Grammy ödüllü bestekar Lorne Balf (Call of Duty, Assassin’s Creed) ortaklığında hazırlanan soundtrack çok etkileyici. BioWare’in belki de yaptığı en iyi hamle bu olabilir, zira Zimmer’ı 10 yıldır hiçbir firma oyun müziği yapmaya ikna edememişti. Kendisi de projeye olan inancını şu şekilde dile getirmiş;
“Destansı hikayeler, destansı müziklere dayanır ve BioWare’in The Veilguard’da yarattığı hikaye örgüsü, oyunun hem kahramanlık anlarında, hem de en karanlık duygusal çukurlarda bana sürekli ilham kaynağı oldu. Son çıkan Dragon Age macerasının müzikal arka planını yaratma yolculuğunu Lorne ve tüm tasarım ekibiyle paylaşmaktan gurur duyuyorum.”

Kapanış

Dragon Age: The Veilguard genel olarak bazı önyargılardan dolayı linç girişimlerine maruz kalmış bir oyun. Benzer bir şey yakın dönem başarılı bir proje olmasına karşın Silent Hill 2’nin de başına gelmişti. Genel olarak baktığımızda “SJW içerik var 0 veririm buna” tarzı zeka kırıntısı içermeyenler kadar “Inquisition daha karanlıktı bu değil” gibi biraz “hayran derdi” yorumlar gözüme çarptı. Geliştirici firmaların oyunlarını geniş kitlelere ulaştırma kaygısı, etnik kimliklerin temsili gibi konular açıkçası 2025’e sayılı günler kala artık umursanması gereken konular dahi değil ama hala bunlar için tepinen insanlar var. Bir şeyin özgün hali değiştirilmedikçe benim bir şikayetim yok ki Dragon Age serisi zaten başından böyle dizayn edilmiş bir evren. Ben seriyle çok derin bir bağı olmayan, “Oynayıp eğlenmeye gelmiş” bir oyuncu olarak beklediklerimi aşağı yukarı aldım. Güzel inşa edilmiş bir dünya, aşırı derin olmasa da nüanslı ve eğlendirmeyi başran bir oynanış, iyi işlenmiş görseller var elimizde. Eleştirebileceğim şeyler de elbette var. Yazının başlarında değindiğim gibi karakter yaratma detayları gerçekten başarısız. Diyaloglar ve seçimler genellikle fazlasıyla basit ve fanfic kıvamında bir edebi değere sahip. Baldur’s Gate 3 ile bir yıla yakın zaman geçirdikten sonra etkilenmem mümkün değil (Larian çıtayı fena yükselttin ya, hayırlısı) ve oyun geneliyle formülatif bir yapıda, tekrara düştüğü oluyor. Ancak high fantasy rol yapma oyunları da adım başı karşımıza çıkan yapımlar değil ve Veilguard da artıları ve eksilerini birer kefeye koyduğumuzda hiç de fena bir yapım değil. Dragon Age hayranları ve genel olarak rol yapma türünde oyunlar sevenlere büyük beklentilere girmedikleri takdirde tavsiye ederiz. 

GENEL BAKIŞ
Görseller
9
Oynanış
8
Performans
7.5
Atmosfer
9
Ses / Müzik
9
Önceki İçerikPlayStation 5 Pro Enhanced destekli oyunlar
Sonraki İçerikDeath Stranding Xbox Series X|S için çıktı, Kojima IP’yi satın aldı
Başlat Tuşu'nun genel yayın yönetmeni. 1984 doğumlu. Sırasıyla İngilizce Öğretmenliği, Resim ve Animasyon bölümlerinde eğitim görmüş bir yazar / çizer / animatör. Siteye katkıları dışında çizgiroman, canlandırma ve sinematografi üzerine çalışmalar yapar. Çocukluğundan bu yana video oyunları onun için hobiden de öte bir tutku olmuştur.
dragon-age-the-veilguard-incelemeDragon Ege: The Veilguard noksanlarına rağmen keyifli bir oyun. BioWare eski görkemli günlerine hala uzak ama Andromeda'dan sonra doğru yolda ilerliyorlar gibi görünmekte.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz