Transistor PS4 İnceleme

Supergiant Games ilk oyunları Bastion ile yakaladıkları başarıyı, ikinci oyunları Transistor PS4  ile de sürdürmeye çalışıyor. Peki bunu başarabiliyor mu? Şüpheniz olmasın ki evet.

Cloudbank şehrinde klasik bir gün. Sevilen ses sanatçısı Red’in konseri başlamak üzere. Hayranların gürültüsü salonda yankılanırken beklenmedik bir olay oluyor. Karanlıktan bir adam elindeki kılıcı Red’e fırlatıyor. Genç kadının nefesi bir anlığına kesiliyor ve etraf kararıyor. Son anda öne atılan bir adam kendi hayatını feda edip Red’i kurtarıyor.

Tek silahımız, konuşan devasa kılıcımız Transistor ile Cloudbank‘in sokaklarında olayın sırlarını çözmeye çalışırken, Camerata isimli organizasyonun peşimize düşen robotlarına karşı hayatta kalma çalışıyoruz. Camerata’nın cinayet teşebbüsünden kurtulan Red, olay sonrasında sesini kaybediyor. Fakat Red için canını ortaya koyan adamın bilinci ise kılıca geçiyor. Oyun boyunca sessiz bir karakteri yönetiyoruz fakat bizi kurtaran adamın sesi, yorumları hep bizimle oluyor.

Transistor PS4

Oyun boyunca Cloudbank şehrinin sokaklarında dolanırken kötü robotlarla savaşıyoruz, çevredeki ilginçlikleri inceliyoruz ve elimizdeki Transistor’u geliştiriyoruz. Seviye atladıkça kazandığımız yeni yetenekler ve geliştirmelerle oynanış şeklimizi değiştirebiliyoruz. Dualshock’umuzun 4 tuşuna ayrı ayrı atadığımız saldırı veya savunmaya dayalı yeteneklerimizi atayabiliyoruz. Ayrıca atadığımız her bir yeteneğin altına ek güçlendirme olarak başka yetenekler koyuyor ve temel belirlediğimiz yeteneklere birbirinden farklı ek özellikler ekleyebiliyoruz. Savaşlardaki çeşitlilik de burada ortaya çıkıyor. Örneğin X tuşuna atadığımız Crash() yeteneğimizin altına Breach() yeteneğini ekleyip Crash()’in menzilini arttırabiliyoruz. Yanına ekleyeceğimiz başka bir yetenekle de vurduğumuz düşmanın canını kendimiz için çalabiliyoruz. Böyle onlarca kombinasyon yaratıp değişik stratejiler izleyebiliyoruz.

Savaş başladığında ise alanda istediğimiz gibi gezebiliyor, oyunu R2 tuşuyla durdurup turn’ümüz elverdiğince hareketlerimizi hesaplıyoruz. Hareketlerimize karar verdiğimizde oyuna devam ediyoruz. Oyun böylece hem aksiyon hem de strateji öğelerini aynı potada eritiyor. Oyunda ufak tefek de olsa çok hoş ayrıntılar var. Örneğin L1 tuşuna bastığımızda Red güzel sesiyle hayali de olsa arkaplanda çalan müziğe eşlik etmeye başlıyor. Darren Korb’un bestelediği birbirinden güzel müzikleri bir de L1 tuşuna basarak Red’in sesi ile dinleyesimiz geliyor.

Oyunda bulunan Backdoor denilen gizli odalar sığınak görevi görüyor. Sığınak deyince aklınıza kapalı alanlar gelmesin. Cloudbank’ı oluşturan teknolojinin yardımıyla bir plaj görünümünde olan Backdoorlarda hamakta dinlenebiliyor, yan görevler yapabiliyoruz. Buradaki yan görevler hız testi, strateji testi, fonksiyon testi gibi kollara ayrılmış durumda.

Oyun, bitirdikten sonra yazılar aktığında tadı damağımızda kalıyor. Biter bitmez açılan new game plus modu Recursion Mode ile oyuna en baştan başlıyoruz. Seviye ve yeteneklerimiz bir önceki oyundan, kaldığı yerden devam ediyor ve oyunun zorluğu artıyor.

Supergiant Games aksiyon ve stratejinin harmanlandığı harika bir futuristik öykü sunuyor bizlere. Bize de bu güzellikler içerisinde öykünün tadını çıkartmak kalıyor.

Transistor PS4

Önceki İçerikLittle Big Planet 3 PlayStation 4 için Duyuruldu!
Sonraki İçerikPayday 2 Yeni Nesil Yolcusu

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz