Nintendo’nun video oyun dünyasına en büyük armağanlarından birisi şüphesiz ki The Legend of Zelda (TLoZ) serisidir. 1987 yılında açılışını yapan ve 5 nesildir konsollarımıza heyecan katan bu güzel seri elbette farklı oyun yapımcılarına da ilham kaynağı oldu; Finlandiya’lı oyun stüdyosu Cornfox & Brothers da bunlardan biri. 2013 yılında ios için çıkardıkları Oceanhorn: Monster of Uncharted Seas dönemin tablet ve telefon modelleri için çok kaliteli ve kapsamlı bir oyundu. İlgi üzerine daha sonra PC, PS4 ve XboxOne platformlarına yeniden yapımı gelen oyun, başarılı çıkışının ardından Nintendo’nun hibrit konsolu Switch’te de beğenimize sunulmuş durumda.
Sen Bana Birini Android
Oceanhorn genel yapısıyla TLoZ serisinden A Link to The Past ve Wind Waker’dan ilham almış. Eski nesil izometrik kamera açısı ile oynanan oyunda babasının izini süren isimsiz kahramanımızın macerasına dahil oluyoruz. Kadim bir uygarlık, denizlere terör salan büyük bir güç (Oceahorn) ve Triloth ekseninde…. bir dakika? Triloth? Did you mean Triforce? Oceanhorn için tam anlamıyla bir Zelda klonu diyebiliriz. Tasarımlar, oynanış, ırklar ve canavarlar… oyundaki hemen her element Zelda oyunlarından devşirilmiş, ancak kötü bir anlamda değil. Açıkçası Breath of Wild ile TLoZ serisinin çehresinin oldukça değiştiğini hesaba katarsak Oceanhorn özellikle eski nesil Zelda oyunlarını sevenler için nostaljik bir deneyim vaad ediyor.
Macera Zamanı
Oceanhorn ekipman konusunda da Zelda oyunları ile çok farklılık göstermiyor. Kılıç – kalkan ikilisi ile başladığımız oyunda ilerledikçe bomba, yay ve ok gibi yeni gereçlere sahip oluyoruz. Klasik Zelda oyunlarında olduğu gibi bu gereçler zindanlardaki bulmacaları çözmekte de işimize yarıyor. Onun haricinde özellikle başlarda çok fazla ekipman sahibi olmayacağınız için bolca kutu itmeli bulmaca karşınıza çıkacak. Oyunun tam olarak açılması bir kaç saat bulabiliyor, sonrasında daha büyük zindanlar ve daha çeşitli bulmacalar ile karşı karşıya geliyorsunuz. Ekipmanların yanısıra yine Zelda oyunlarının demirbaşı heart container’lar ile maksimum sağlık değerinizi yükseltebiliyorsunuz (4 parça = ekstra kalp). Oceanhorn’a özel olarak çevrede bloodstone adı verilen bazı taşlar bulacaksınız. Bunları da oyunda ulaşacağınız ilk şehirdeki gizli bir bölgedeki npc’ye vererek bir questi tamamlıyorsunuz. Zelda’ya kıyasla bir diğer fark ise düşmanları yendikçe topladığınız tecrübe kristalleri, bunlar ile de seviye atlıyor ve altın ya da envanter kapasitesi bonusları kazanıyorsunuz.
Denizler Hakimi
Oceanhorn’da okyanus teması da önemli bir yere sahip. Ancak bu ne derece hoşunuza gidebilir tartışılır. Oyundaki keşfedilmeyi bekleyen tüm bölgeler adalardan oluşuyor. Bazıları senaryo ilerledikçe, bazıları ise bulduğunuz ipuçları ile açılan bu adalara her gitmek istediğinizde yelkenlinizle ilerlediğiniz bir sekans başlıyor. Oyunun bu kısmında hareket edemiyor, sadece haritada seçtiğiniz adaya doğru yol alıyorsunuz. Ara sıra dalgaların arasından fırlayan octorocvari yaratıklar ya da varilleri ise elinizdeki tüfek ile temizleyip zarar almadan varış noktanıza ulaşmaya çalışıyorsunuz. Herhangi bir zorluk öğresi barındırmayan ve her bölge değiştirdiğinizde tekrar edecek olan bu sıkıcı kısımlar neyse ki çok uzun sürmüyor.
Görseller, Performans ve Müzik
Oceanhorn’un Switch sürümü PC ve diğer konsollar için geliştirilen, mobil sürümün cilalanarak yeniden hazırlanmış sürümü ile aynı. Çevre detayları ve karakter modellemeleri çizgi filmsi bir hava içinde, ancak Breath of Wild ayarında bir şey beklemeyin. Önceki sürümlere kıyasla en belirgin fark Switch’e özel olarak ayarlanmış kontrol şeması, ancak cihazın HD Rumble ve motion control gibi nimetlerinden maalesef faydalanılmamış. Öte yandan hem handheld (720p) hem de dock modunda (1080p) saniyede 60 kare akıcılığı ile oyunumuzu oynayabiliyoruz ve test ettiğim süre boyunca hiç kare sayısında düşüş yaşamadım.
Oyunun en hoş bulduğum detayı ise müzik konusunda oldu. Final Fantasy serisinin emektar bestekarı Nobuo Uematsu ile ülkemizde çok bilinmeseler de harika seriler olan Mana ve SaGa serilerinin bestekarı Kenji Ito, Oceanhorn’da duyacağınız bir çok parçaya imzalarını atmışlar. Onlara üçüncü bir müzisyen olarak da Kalle Ylitalo eşlik etmiş. Eğer iyi müzik kulağı olansıkı bir RPG oyuncusuysanız kimin hangi parçayı bestelediğini dinlerken az çok tahmin edebilirsiniz, ancak üç bestekarın parçaları adeta tek bir bilekten çıkmış gibi birbirleriyle oldukça uyumlu.
Dilimizi Konuşabiliyor mu?
Evet, gelelim oyunun başka güzel br detayına… Oceanhorn Türkçe metin desteği ile geliyor. Ara sahnelerdeki alt yazılar, oyun içi diyaloglar, eşya tanımları, menüler… seslendirme hariç her şeyi Türkçe olarak deneyimleyebilirsiniz. Oceanhorn aynı zamanda Nintendo Switch’in ilk Türkçe dil destekli oyunu oldu. Yalnız şunu not düşelim, bu durum Nintendo’dan ziyade yapımcı firmanın verdiği destek sayesinde gerçekleşmiş durumda. Başka bir deyişle ülkemizde resmi satışı olmayan bu konsol için Türkçe gelen belki de tek oyun olabilir (gelecekte Rocket League için de beklentilerim var, hayırlısı)
Hayallere Açılan Yelken
Oceanhorn, Nintendo oyunları ile büyümüş ve firmaya derinden saygı duyan bir ekibin ürünü. Bunu zaten oyuna başladıktan kısa bir süre sonra gerek görsellerden, gerekse oynanış mekaniklerinden gayet iyi hissedebiliyorsunuz. Oyunun yaratıcısı Heikki Repo blogunda Switch sürümünün nihai ve en keyifli sürüm olduğuna büyük bir neşe ile değinmiş.
Şahsen mobil versiyondaki demosunu başarılı bulmama rağmen kontrolleri nedeniyle Oceanhorn’u sürekli ertelemekteydim. Uzun bir bekleyişin ardından iyi ki Switch ile giriş yapmışım dedim. Özellikle cihaz handheld modundayken bu tür bir oyun çin en ideal platform haline geliyor.
