Ana Sayfa inceleme Gryphon Knight Epic – Tanıtım

Gryphon Knight Epic – Tanıtım

Char_SirOliver

Oyunumuza geçmeden önce, sanırım günümüzde artık neredeyse ölü sayılabielcek bir tür olan shoot’em up‘a biraz değinmek gerek. (kısaca shmup)bir değinmek lazım. Shooter türünün bir alt kolu olan schmup, teknik olarak düzinelerce düşmanı size açtıkları ateş arasından sıyrılıp vurma üzerine kurgulu yüksek aksiyon içeren, sağlam refleksler isteyen bir tür. Kökeni 1960’lara giden, 80 ve 90’lı yıllarda popüleritesinin zirvesine ulaşan ve sonrasında ise hızlı şekilde unutulan (bunda insanların arcade kültüründen yavaş yavaş uzaklaşmasının da payı var) günümüzde ise Japonlar ve indie yapımcılar tarafından üretilenler hariç pek de örneği gelmeyen bir tür haline gelmiş durumda.

Kickstarter projesinin başarılı olmasının ardından Steam’de yerini alan Gryphon Knight Epic de shoot’em up tarzında hazırlanmış bir oyun. Oynarken fena şekilde NES’teki Aladdin 3(Magic Carpet 1001)’ü andığım oyunda Sir Oliver adında griffon (diğer adıyla griffin, incelemede oyunun adına uygun olarak grifon kullanacağım) süren bir şovalyeyi kontrol ediyoruz. Bir ejderhadan kurtardığı prensesle evlenip macera dolu günlerini geride bırakan Oliver, kalede artık göbek bağlamaya başlamıştır ki bela döner, dolaşır yine kendisini bulur. Oliver 3 senenin ardından tekrar grifonu Aquila’nın sırtına atlar ve gökyüzünde yeni maceralar atılır.

Shmup oyunlarının doğasına uygun olarak kahramanımızın ana silahı bir yay. Karşımıza çıkan çoğu düşmanı bu silah ile okluyoruz. Bunun dışında oyun boyunca megaman tarzında bazı düşmanlara üstünlüğü bulunan ikincil silahlar elde ediyor, power uplar ile karakterimizi daha güçlü hale getirebiliyoruz. Oyun ekranı bir kaç istisna dışında otomatik ilerliyor, o esnada siz de şovalyenizi ekranın istediğiniz yerine uçurarak karşınıza çıkan düşmanları alt ediyorsunuz. Bir tuş ile (klavyede Z, gamepad’de omuz tuşları) grifonunuzu ters yöne çevirip ekranın gidişatını tersine döndürmek mümkün. Böylece otomatik ilerleme geride herhangi bir şey bırakma kaygısı yaratmıyor.

Pixel art olarak hazırlanmış grafikler oldukça sevimli ve nostaljik duruyor, ancak çok başarılı olduklarını söyleyemem. Özellikle renk paleti zaman zaman çok çiğ kalabiliyor, ancak geneliyle oyuncuyu iten bir yapıda değil. Ses ve müzik konusunda aynı şekilde büyük beklentiler içine girmezseniz rahatsız edici kalitede değiller. Yapısı itibarıyla çalışmayacağı bilgisayar yok gibi, performans konusunda da bir sıkıntı yaşamanız imkansız.

Bir indie yapım için hiç fena sayılmayan oyunumuz genel olarak keyifli; özellikle türe aşina, nostalji yaşamak isteyen oyuncuları eğlendirebilir. Retrocuların yanısıra küçük yaşta oyuncuların da ilgisini çekebileceğini düşünmekteyim.

YORUM YOK

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Exit mobile version